hem muvakkaten onu unutan ve gizlenen dünyayı o dahi unutup, dertlerini kalbin ağlamasıyla dergâh-ı rahmette döküp;

hem ne olur ne olmaz, ölüme benzeyen uykuya girmeden evvel son vazife-i ubûdiyetini yapıp, yevmiye defter-i amelini hüsn-ü hâtime ile bağlamak için salâta kıyam etmek,

yani bütün fâni sevdiklerine bedel bir Mâbud ve Mahbûb-u Bâkînin ve bütün dilencilik ettiği âcizlere bedel bir Kadîr-i Kerîmin ve bütün titrediği muzırların şerrinden kurtulmak için bir Hafîz-i Rahîmin huzuruna çıkmak;

hem Fâtiha ile başlamak, yani birşeye yaramayan ve yerinde olmayan, nâkıs, fakir mahlûkları medih ve minnettarlığa bedel, bir Kâmil-i Mutlak ve Ganiyy-i Mutlak ve Rahîm ve Kerîm olan Rabbü’l-Âlemîni medh ü senâ etmek, hem 1  اِيَّاكَ نَعْبُدُ hitabına terakki etmek, yani küçüklüğü, hiçliği, kimsesizliği ile beraber, Ezel ve Ebed Sultanı olan 2  مَالِكِ يَوْمِ الدّ۪ينِۜ’e intisabıyla şu kâinatta nazdar bir misafir ve ehemmiyetli bir vazifedar makamına girip, 3  اِيَّاكَ نَعْبُدُ وَاِيَّاكَ نَسْتَعِينُ demekle bütün mahlûkat namına, kâinatın cemaat-i kübrâsı ve cemiyet-i uzmâsındaki ibâdât ve istiânâtı Ona takdim etmek;

hem 4  اِهْدِناَ الصِّرَاطَ الْمُسْتَقِيمَ demekle, istikbal karanlığı içinde saadet-i ebediyeye giden nuranî yolu olan sırat-ı müstakime hidayeti istemek;

hem şimdi yatmış nebatat, hayvanat gibi gizlenmiş güneşler, huşyar yıldızlar, birer nefer misillü emrine musahhar ve bu misafirhane-i âlemde birer lâmbası ve hizmetkârı olan Zât-ı Zülcelâlin kibriyâsını düşünüp, Allahu ekber deyip rukûa varmak;..

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “(Ey Rabbimiz) ancak Sana kulluk ederiz.” Fâtiha Sûresi, 1:5.
2 : “O, hesap gününün sahibidir.” Fâtiha Sûresi, 1:4.
3 : “Ancak Sana kulluk eder, ancak Senden yardım isteriz.” Fâtiha Sûresi, 1:5.
4 : “Bizi doğru yola ilet.” Fâtiha Sûresi, 1:6.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Sekizinci Söz / Sonraki Risale: Onuncu Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âciz : güçsüz, zayıf
bedel : karşılık
cemaat-i kübrâ : çok büyük cemaat, topluluk
cemiyet-i uzmâ : çok büyük cemiyet, topluluk
defter-i amel : insanın iyi ve kötü işlerinin kaydedildiği defter
dergâh-ı rahmet : Allah’ın rahmet kapısı
Ezel ve Ebed Sultanı : varlığının başlangıcı ve sonu olmayan kudret ve hakimiyet sahibi Allah
fâni : gelip geçici, ölümlü
Ganiyy-i Mutlak : sınırsız zenginliğe sahip olan Allah
Hafîz-i Rahîm : sonsuz rahmetiyle kullarını koruyup gözeten Allah
hidâyeti istemek : doğru yola ermeyi istemek
hüsn-ü hâtime : güzel son
ibâdat : ibadetler
intisap : bağlanma
istiânât : yardım dilemeler
istikbâl : gelecek
Kadîr-i Kerîm : sonsuz cömertlik sahibi olan ve kudreti herşeye yeten Allah
kâinat : evren, yaratılmış herşey
Kâmil-i Mutlak : sınırsız mükemmellik ve kusursuzluk sahibi Allah
Kerîm : sonsuz cömertlik ve ikram sahibi Allah
kıyam etmek : namazda ayağa kalkmak
Mâbud : kendine ibadet edilen Allah
Mahbûb-u Bâki : varlığı hiçbir zaman son bulmayan ve herşeyden daha sevgili olan Allah
mahlûk : yaratık
mahlûkat : yaratıklar
medh ü senâ : övme ve yüceltme
medih : övme
minnettarlık : şükran duymak, iyilik karşısında kendini borçlu hissetmek
muvakkaten : geçici olarak
muzır : zararlı şeyler
nâkıs : eksik
nazdar : nazlı
nuranî : nurlu, aydınlık
Rabbü’l-Âlemîn : âlemlerin Rabbi olan Allah
Rahîm : rahmeti herşeyi kuşatan Allah
saadet-i ebediye : sonsuz mutluluk
salât : namaz
sırât-ı müstakîm : dinin belirlediği dosdoğru yol
şer : kötülük
takdim etmek : sunmak
terakkî etmek : yükselmek
vazife-i ubûdiyet : kulluk görevi
yevmiye : günlük
Yükleniyor...