Kudrete nisbet her şey müsavidir
 
مَاخَلْقُكُمْ وَلاَ بَعْثُكُمْ اِلاَّكَنَفْسٍ وَاحِدَةٍ 1

Bir kudret-i zâtiyedir, hem ezelî; acz tahallül edemez. Onda merâtip olmayıp, mevâni tedahül edemez. İsterse küll, isterse cüz, nisbet tefavüt eylemez. Çünkü herşey bağlıdır herşey ile. Herşeyi yapamayan birşeyi de yapamaz.
• • •
 
Kâinatı elinde tutamayan zerreyi halk edemez

Tesbih gibi nazmeyleyip kaldıracak arzımızı, şümûsu, nücumu, hasra gelmez, Şu fezanın başına, hem sinesine takacak öyle kuvvetli ele bir kimse mâlik olmaz. Dünyada hiçbir şeyde dâvâ-yı halk edip iddia-yı icad edemez.
• • •
 
İhya-yı nev’, ihya-yı fert gibidir

Mevt-âlûd bir nevm ile kışta uyuşmuş bir sinek, nasıl onun ihyakudrete ağır gelmez. Şu dünyanın mevti de, ihyası da öyledir. Bütün zîruh ihyası onda fazla nazlanmaz.
• • •
 
Tabiat bir san’at-ı İlâhiyedir

Değil tâbi’ tabiat, belki matba’. Değil nakkâş, o belki bir nakıştır. Değil fâil, o kabildir. Değil masdar, o mistardır. Değil nâzım, o nizamdır. Değil kudret, o kanundur. İradî bir şeriattir, değil haric-i hakikattar.
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : "Sizin yaratılmanız da, diriltilmeniz de, tek bir kişinin yaratılıp diriltilmesi gibidir." Lokman Sûresi, 31:28.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Otuz Üçüncü Söz / Sonraki Risale: Konferans
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acz : âcizlik, güçsüzlük
arz : dünya
cezbe : Allah sevgisiyle kendinden geçer bir hale gelme
cüz : parça
dâvâ-yı halk : yaratma iddiası
ezelî : başlangıcı olmayan sonsuz
fâil : işi yapan
feza : uzay
halk etmek : yaratmak
haric-i hakikatdar : gerçek varlığı olan somut bir varlık
hasr : sınırlama, sınırlandırma
iddia-yı icad : var etme, yaratma iddiası
ihya : diriltme, hayat verme
ihya-yı fert : bir kişiye hayat verme
ihya-yı nev’ : bir türe hayat verme
incizap : cezb edilme, çekilme
iradî bir şeriat : irade sıfatından gelen bir kanun ve düzenleme
kabil : kabul eden, yapılan
kâinat : evren, yaratılmış herşey
kudret : İlâhî güç ve iktidar
kudret-i zâtiye : bizzat kendinden olan güç ve iktidar
küll : bütün
mâlik : sahip
masdar : kaynak, birşeyin çıktığı yer
matba’ : tab olunmuş, yapılmış
merâtip : mertebeler, dereceler
mevâni : engeller, mâniler
mevt : ölüm
mevt-âlûd : ölümle karışık
mistar : cetvel, birşeyin kaynağından çıkmasına yarayan âlet
mündemiç : yerleştirilmiş
nakkaş : nakşeden, işleyen
nâzım : düzenleyen
nazmeylemek : dizmek
nevm : uyku
nisbet : oran, kıyas
nizam : düzen
nücûm : yıldızlar
san’at-ı İlâhîye : Allah’ın sanatı
şümûs : güneşler
tâbi’ : tab eden, yapan
tabiat : doğa, canlı cansız bütün varlıklar, maddî âlem
tahallül : sızma, içine girme
tedahül : müdahele etme, karışma
tefavüt eylemek : farklılık göstermek
zerre : atom, maddenin en küçük parçası
zîruh : ruh sahibi
Yükleniyor...