Ruh, vücud-u hâricî giydirilmiş bir kanundur

Ruh bir nuranî kanundur; vücud-u hâricî giymiş bir namustur, şuuru başına takmış.1 Bu mevcut ruh, şu makul kanuna olmuş iki kardeş, iki yoldaş.

Sabit ve hem daim fıtrî kanunlar gibi, ruh dahi hem âlem-i emir, hem irade vasfından gelir. Kudret vücud-u hissî giydirir, şuuru başına takar, bir seyyâle-i lâtifeyi o cevhere sadef eder.

Eğer envâdaki kanunlara kudret-i Hâlık vücud-u hâricî giydirirse, herbiri bir ruh olur. Ger vücudu ruh çıkarsa, başından şuuru indirirse, yine lâyemut kanun olur.
• • •

Hayatsız vücut adem gibidir

Ziya ile hayatın herbiri, mevcudatın birer keşşafıdır. Bak: Nur-u hayat olmazsa, Vücut adem-âlûddur, belki adem gibidir. Evet, garip, yetimdir, hayatsız ger kamer’se.
• • •

Hayat sebebiyle karınca küreden büyük olur

Ger mizanü’l-vücutla karıncayı tartarsan, onda çıkan kâinat küremize sıkışmaz. Bence küre hayevândır, başkaların zannınca meyyit olan küreyi ger getirip koyarsan, Karıncanın karşısına, o zîşuur başının nısfı bile olamaz.
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : bk. İsrâ Sûresi, 17:85.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Otuz Üçüncü Söz / Sonraki Risale: Konferans
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

adem : yokluk, hiçlik
adem-âlûd : yoklukla karışık
âlem-i emir : Cenâb-ı Hakkın doğrudan emriyle idare edilen âlem; kanunlar âlemi
envâ : türler, çeşitler
fıtrî : yaratılıştan gelen, doğal
ger : eğer
hayevân : canlı
ıstıfâ : saflaşma, arınma
intıfâ : sönmek
irade : dileme, tercih
kâinat : evren, yaratılmış herşey
kamer : ay
keşşâf : keşfedici, açığa çıkarıcı
kudret : İlâhî güç, iktidar
kudret-i Hâlık : herşeyi yaratan Allah’ın kudreti
küre : dünya
lâyemut : ölümsüz
makul : akla uygun
mevcudat : varlıklar
mevcut : vücudu olan
meyyit : ölü
mizanü’l-vücut : varlık terazisi
namus : kanun, nizam
Nasrâniyet : Hıristiyanlık
nısf : yarısı
nuranî : maddî yapısı olmayıp nurdan yaratılmış olan
nur-u hayat : hayat nuru
sadef : inci kabuğu
seyyâle-i lâtife : akıcı özelliğe sahip mânevî varlık
şuur : bilinç, idrak
terk-i silâh : silah bırakma, teslim olma
vasıf : özellik, sıfat
vücud-u haricî : varlık dünyasına çıkmış; ilim dairesinden çıkıp var edilmiş olan
vücud-u hissî : duyu organları ile kavranabilen varlık
vücut : beden, varlık
zîşuur : şuurlu, bilinçli
ziya : ışık
Yükleniyor...