Bazan hayır, şerre vasıta olur

Havastaki meziyet, filhakika sebeptir tevazu, mahviyete; olmuş maatteessüf sebeb-i tahakküme, tekebbüre; hem illet. Fakirlerdeki aczi, âmilerdeki fakrı, filhakika sebeptir ihsan ve merhamete.

Lâkin maatteessüf müncer olmuştur şimdi zillet ve esarete. Birşeyde hasıl olan mehâsin ve şerefse, havas ve rüesâya o şey peşkeş edilir. O şeyden neş’et eden seyyiat ve şer ise, efrad ve hem avâma, taksim, tevzi edilir. Aşiret-i galipte hasıl olan şerefse, “Hasan Ağa, aferin!” Hasıl olan şer ise, efrada olur nefrin. Beşerde şerr-i hazin!
• • •

Gaye-i hayal olmazsa enaniyet kuvvetleşir

Bir gaye-i hayal olmazsa, yahut nisyan basarsa, ya tenâsi edilse; elbette zihinler enelere dönerler, etrafında gezerler.

Ene kuvvetleşiyor, bazan sinirleniyor. Delinmez, tâ “nahnü” olsun. Enesini sevenler başkalarını sevmezler.
• • •

Hayat-ı ihtilâl mevt-i zekât, hayat-ı ribâdan çıkmış

Bilcümle ihtilâlât, bütün herc ü fesâdat, hem asıl, hem madeni, rezâil ve seyyiat, bütün fâsit hasletler, muharrik ve menbaı iki kelimedir tek, yahut iki kelâmdır. Birincisi şudur ki: “Ben tok olsam, başkalar, acından ölse neme lâzım.” İkincisi: “Rahatım için zahmet çek. Sen çalış ben yiyeyim. Benden yemek, senden emekler.”

Birinci kelimede olan semm-i kàtili, hem kökünü kesecek, şâfi devâ olacak tek bir devâsı vardır. O da zekât-ı şer’î ki bir rükn-ü İslâmdır.

İkinci kelimede, zakkum şecer münderiç. Onun ırkını kesecek, ribânın hurmetidir. Beşer salâh isterse, hayatını severse, zekâtı vaz’ etmeli, ribâyı kaldırmalı.
• • •
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Otuz Üçüncü Söz / Sonraki Risale: Konferans
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acz : âcizlik, güçsüzlük
âmi : basit, sıradan kimse
aşiret-i galip : galip gelen, kazanan aşiret
avâm : halk tabakası, sıradan insanlar
beşer : insanlar
bilcümle : bütün
devâ : şifa
efrad : fertler, bireyler
enaniyet : benlik
ene : benlik
esaret : esirlik, tutsaklık
fakr : fakirlik, ihtiyaç hali
fâsit : bozuk
filhakika : gerçekten, doğrusu
gaye-i hayal : hayal edilen gaye
hasıl : meydana gelme
haslet : huy, özellik
havas : seçkinler sınıfı
hayat-ı ihtilâl : karışıklığın, ayaklanmanın hayatı ve sebebi
hayat-ı ribâ : faizin canlanması
herc ü fesâdat : karışıklıklar ve bozukluklar
ihsan : iyilik, bağış
ihtilâlât : ihtilaller, karışıklıklar
illet : esas sebep, maksat
kelâm : kelime, söz
maattessüf : ne yazık ki
maden : kaynak
mehâsin : güzellikler, iyilikler
menba : kaynak
mevt-i zekât : zekâtın ölümü
muharrik : harekete geçirici, tahrik edici
müncer olma : sonuçlanma, bir tarafa çekilme
nahnü : biz
nefrin : beddua
neş’et : doğma, ortaya çıkma
nisyan : unutkanlık
peşkeş : haksız yere birşeyi verme
rezâil : rezillikler
rüesâ : reisler, başkanlar
semm-i kàtil : öldürücü zehir
seyyiat : kötülükler, günahlar
şâfi : şifa verici
şer : kötülük
şerr-i hazin : hüzünlü, üzücü kötülük
taksim : bölüştürme
tekebbür : kibirlenme, büyüklenme
tenâsi : unutmaya çalışma
tevzi : dağıtma
zillet : alçaklık, aşağılık
Yükleniyor...