Beşer hayatını isterse envâ-ı ribâyı öldürmeli

Tabaka-i havastan tabaka-i avâma sıla-i rahm kopmuştur. Aşağıdan fırlıyor sadâ-yı ihtilâlî, vâveylâ-yı intikamî, kin ve haset enîni. Yukarıdan iniyor zulüm ve tahkir ateşi, tekebbürün sıkleti, tahakküm saikası.

Aşağıdan çıkmalı tahabbüb ve itaat, hürmet ve hem imtisal. Fakat merhamet ve ihsan yukarıdan inmeli, hem şefkat ve terbiye.

Beşer bunu isterse sarılmalı zekâta, ribâyı tard etmeli. Kur’ân’ın adaleti bâb-ı âlemde durup ribâya der “Yasaktır; hakkın yoktur, dönmeli.” Dinlemedi bu emri, beşer yedi bir sille. HAŞİYE Müthişini yemeden bu emri dinlemeli.
• • •

Beşer esirliği parçaladığı gibi ecirliği de parçalayacaktır

Bir rüyada demiştim: Devletler, milletlerin hafif muharebesi, tabakat-ı beşerin şedid olan harbine terk-i mevki ediyor.

Zira beşer, edvarda esirlik istemedi, kanıyla parçaladı. Şimdi ecîr olmuştur; onun yükünü çeker, onu da parçalıyor.

Beşerin başı ihtiyar; edvâr-ı hamsesi var. Vahşet ve bedeviyet, memlûkiyet, esaret, şimdi dahi ecîrdir, başlamıştır, geçiyor.
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : Kuvvetli bir işaret-i gaybiyedir. Evet, beşer dinlemedi, İkinci Harb-i Umumî ile bu dehşetli silleyi de yedi.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Otuz Üçüncü Söz / Sonraki Risale: Konferans
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

bâb-ı âlem : âlemin kapısı
bedeviyet : göçebelik
beşer : insanlık
dehşetli : korkunç
ecîr : ücretle çalışan, ücretli işçi
ecirlik : ücretçilik, işçilik
edvar : devirler, asırlar
edvâr-ı hamse : beş devir
enîn : inleme
envâ-ı ribâ : faiz çeşitleri
esaret : esirlik, feodalite
Harb-i Umumî : Dünya Savaşı
haset : kıskançlık
hurmet : haramlık, yasak olma
hürmet : saygı
ihsan : iyilik, bağış
imtisal : emre uyma
işaret-i gaybiye : geleceğe veya bilinmeyen bir olaya işaret
memlûkiyet : kölelik, kulluk
muharebe : harp, savaş
münderiç : yerleştirilmiş
ribâ : faiz
rükn-ü İslâm : İslâmın şartı
sadâ-yı ihtilâl : başkaldırma sâdası
saıka : yıldırım
salâh : iyilik, rahatlık
sıklet : ağırlık
sıla-i rahm : akrabayla ilişkiyi sürdürme; alâkayı devam ettirme
sille : tokat
şedid : şiddetli
tabaka-i avâm : halk tabakası
tabaka-i havas : zenginler, seçkinler tabakası
tabakat-ı beşer : insan tabakaları
tahabbüb : kendini sevdirme
tahakküm : baskı, zorbalık
tahkir : aşağılama
tard etmek : uzaklaştırmak, kovmak
tekebbür : kibirlenme, büyüklenme
terk-i mevki : yerini terk etme
vahşet : ilkellik
vâveylâ-yı intikam : intikam feryadı
vaz etmek : koymak, yerleştirmek
zakkum şecer : zakkum ağacı
zekât-ı şer’î : şeriatın emrettiği zekât
Yükleniyor...