Zaaf hasmı teşci eder; Allah abdini tecrübe eder, abd Allah’ını tecrübe edemez
Ey hâif ve hem zaif! Havf ve za’fın beyhude, hem senin aleyhinde tesirât-ı haricî teşcî eder, celb eder.
Ey vesveseli vehham! Muhakkak bir maslahat, mazarrat-ı mevhume için feda edilmez. Sana lâzım hareket; netice Allah’ındır. İşine karışılmaz. Allah çeker abdini meydan-ı imtihana. “Böyle yaparsan eğer, böyle yaparım” der. Abd ise hiç yapamaz Allah’ını tecrübe. “Rabbim muvaffak etsin; ben de bunu işlerim” dese tecavüz eder.
İsâ’ya demiş şeytan: “Madem herşeyi O yapar. Kader birdir, değişmez. Dağdan kendini at. O da sana ne yapar?” İsâ dedi: “Ey mel’un! Abd edemez Rabbini tecrübe ve imtihan.”
• • •
Beğendiğin şeyde ifrat etme
Bir derdin dermanı başka derde dert olur. Panzehiri zehir olur. Derman hadden geçerse dert getirir, öldürür.
• • •
İnadın gözü, meleği şeytan görür
İnadın işi budur: Şeytan yardım ederse birisine “melek” der, rahmeti de okutur. Muhalif tarafında eğer meleği görse, libasını değişmiş onu şeytan zanneder; adâvet, lânet eder.
• • •
Önceki Risale: Otuz Üçüncü Söz / Sonraki Risale: Konferans