Te’nis-i ezhan için akl-ı beşere karşı İlâhî tenezzülât. Tenzilin üslûbunda tenevvüü, mûnisliğidir mahbub-u ins ü cânı.

Beşinci menba ise, nakil ve hikâyâtında, ihbar-ı sadıkada, esasî noktalardan hazır müşahit gibi bir üslûb-u bedî-i pür-maânî

Naklederek beşeri onunla ikaz eder. Menkulâtı şunlardır: İhbar-ı evvelîni, ahvâl-i âhirîni, esrar-ı Cehennem ve Cinânı,

Hakaik-i gaybiye, hem esrar-ı şehadet, serâir-i İlâhî, revâbıt-ı kevnîye dair hikâyâtıdır hikâyet-i ayânî

Ki ne vâki reddeylemiş, ne mantık tekzip etmiş. Mantık kabul etmezse, red de bile edemez. Semâvî kitapların ki matmah-ı cihanî

İttifakî noktalarda musaddıkane nakleder. İhtilâfî yerlerinde musahhihâne bahseder. Böyle naklî umurlar bir ümmîden suduru harika-i zamanî.

Altıncı unsur ise: Mutazammın ve müessis olmuş din-i İslâma. İslâmiyet misline ne mazi muktedirdir, ne müstakbel muktedir; araştırsan zaman ile mekânı.

Arzımızı senevî, yevmî dairesinde şu hayt-ı semâvîdir, tutmuş da döndürüyor. Küreye ağır basmış, hem dahi ona binmiş; bırakmıyor isyanı.

Yedinci menba ise, şu altı menbadan çıkan envâr-ı sitte, birden eder imtizaç. Ondan çıkar bir hüsün, bundan gelir bir hads, vasıta-i nuranî,

Şundan çıkan bir zevktir. Zevk-i i’caz bilinir; tabirine lisanımız yetişmez. Fikir dahi kàsırdır; görünür de tutulmaz o nücum-u âsümânî.

On üç asır müddette meylü't-tehaddî varmış. Kur'an'ın a'dâsında. Şevk-i taklit uyanmış Kur'an'ın ahbabında. İşte i'câzın bir burhanı.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Otuz Üçüncü Söz / Sonraki Risale: Konferans
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ahvâl-i âhirîn : gelecekte yaşayacak olanların halleri
esrar-ı Cehennem ve Cinân : Cehennem ve Cennetin sırları
esrar-ı şehadet : görünen âlemin sırları
hads : güçlü sezgi, seziş
hakaik-i gaybiye : bilinmeyen ve görünmeyen âlemlere ait gerçekler
harika-i zamanî : zamanın harikası, eşsiz olanı
hayt-ı semâvî : gökten inen bağ
hikâyet-i ayânî : görür gibi hikâye etme, anlatma
ihata-i ummânî : deniz gibi geniş bir şekilde kuşatma
ihbar-ı evvelîn : geçmişte yaşamış topluluklar hakkında haber verme
ihbar-ı sadıka : doğru haber verme
ihtilâfî yerler : üzerinde görüş birliğine varılmayan yerler
imtizaç : kaynaşma, uyuşma
ittifakî noktalar : üzerinde görüş birliğine varılan noktalar
kàsır : kısa
lisan-ı gayb : bilinmeyen ve görünmeyen âlemin dili
mahbub-u ins ü cân : cinlerin ve insanların sevgilisi
matmah-ı cihanî : dünyanın beklediği ve çok arzuladığı şey
menkulât : nakledilen, aktarılan şeyler
mûnis : canayakın, dost
musaddıkane : doğruluğunu onaylar bir şekilde
musahhihâne : tashih eder, yanlışları düzeltir bir şekilde
mutazammın : içine alan, kapsayan
müessis : tesis edici, kurucu
müstakbel : gelecek zaman
müşahit : gören, şahit olan
nücum-u âsümânî : göklerdeki yıldızlar
revâbıt-ı kevnîye : kâinatla olan irtibatlar, bağlar
serâir-i İlâhî : İlâhî sırlar
te’nis-i ezhan : zihinleri okşama, alıştırma
tenezzülât : eğilmeler, seviyeye inmeler
ümmî : okuma yazma bilmeyen, tahsil görmemiş
üslûb-u bedî-i pür-maânî : çok mânâları bulunan güzel ifade tarzı
zevk-i i’caz : mu’cizelik zevki
Yükleniyor...