Şayet bu ikinci hizmetkâr, cebine konulan kâğıdı okumayıp, belki evvelki hizmetçiye bakıp, bütün parayı bir dükkâncıya bir kat libas için verip, hem o kumaşın en çürüğünden ve arkadaşının libasından elli derece aşağı bir libas alsa, elbette o hâdim nihayet derecede ahmaklık etmiş olacağı için, şiddetle tazip ve hiddetle te’dip edilecektir.

Ey nefsim ve ey arkadaşım! Aklınızı başınıza toplayınız. Sermaye-i ömür ve istidad-ı hayatınızı, hayvan gibi, belki hayvandan çok aşağı bir derecede şu hayat-ı fâniye ve lezzet-i maddiyeye sarf etmeyiniz. Yoksa, sermayece en âlâ hayvandan elli derece yüksek olduğunuz halde, en ednâsından elli derece aşağı düşersiniz.

Ey gafil nefsim! Senin hayatının gayesini ve hayatının mahiyetini, hem hayatının suretini, hem hayatının sırr-ı hakikatini, hem hayatının kemâl-i saadetini bir derece anlamak istersen, bak. Senin hayatının gayelerinin icmâli dokuz emirdir.

Birincisi şudur ki: Senin vücudunda konulan duygular terazileriyle, rahmet-i İlâhiyenin hazinelerinde iddihar edilen nimetleri tartmaktır ve küllî şükretmektir.

İkincisi: Senin fıtratında vaz edilen cihazatın anahtarlarıyla esmâ-i kudsiye-i İlâhiyenin gizli definelerini açmaktır, Zât-ı Akdesi o esmâ ile tanımaktır.

Üçüncüsü: Şu teşhirgâh-ı dünyada, mahlûkat nazarında, esmâ-i İlâhiyenin sana taktıkları garip san’atlarını ve lâtif cilvelerini bilerek hayatınla teşhir ve izhar etmektir.

Dördüncüsü: Lisan-ı hâl ve kalinle Hâlıkının dergâh-ı rububiyetine ubûdiyetini ilân etmektir.

Beşincisi: Nasıl bir asker, padişahından aldığı türlü türlü nişanları resmî vakitlerde takıp padişahın nazarında görünmekle onun iltifâtât-ı âsârını gösterdiği gibi, sen dahi esmâ-i İlâhiyenin cilvelerinin sana verdikleri letâif-i insaniye murassaâtıyla bilerek süslenip o Şâhid-i Ezelînin nazar-ı şuhud ve işhâdına görünmektir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Onuncu Söz / Sonraki Risale: On İkinci Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ahmaklık : aptallık, akılsızlık
âlâ : üstün, kıymetli
cihazat : organlar ve duygular
cilve : görünüş, akis
define : hazine
dergâh-ı rububiyet : yarattığı bütün varlıkları terbiye edip egemenliği altında bulunduran Allah’ın yüce katı
ednâ : basit, aşağı
emir : iş
esmâ : isimler
esmâ-i İlâhiye : Allah’ın isimleri
esmâ-i kudsiye-i İlâhiye : Allah’ın her türlü kusur ve eksiklikten yüce isimleri
evvelki : önceki
fıtrat : yaratılış
gafil : duyarsız, sorumsuz, âhiretten ve Allah’ın emir ve yasaklarından habersiz davranan
hâdim : hizmetçi
Hâlık : herşeyi yaratan Allah
hayat-ı fâniye : geçici dünya hayatı
hizmetkâr : hizmetçi
icmâl : özet
iddihar edilen : biriktirilen, depolanan
iltifâtât-ı âsâr : eserlerin iltifatları
istidad-ı hayat : hayat kabiliyeti
izhar etmek : göstermek, ortaya çıkarmak
kemâl-i saadet : tam ve mükemmel mutluluk
küllî : büyük ve kapsamlı
lâtif : ince, hoş, güzel
letâif-i insaniye : insandaki mânevî duygular
lezzet-i maddiye : maddî lezzet
libas : elbise
lisan-ı hâl ve kal : hal ve konuşma dili
mahiyet : esas, nitelik, içyüz
mahlûkat : yaratıklar
murassaât : süslenmiş şeyler
nazar : bakış
nefis : kişinin kendisi; insanı daima kötülüğe, yasak zevk ve isteklere teşvik eden duygu
nihayet : son
nişan : madalya
rahmet-i İlâhiye : Allah’ın şefkat ve merhameti, ikram ve bağışı
sarf etmek : harcamak
sermaye-i ömür : ömür sermayesi
sırr-ı hakikat : gerçeğin sırrı, içyüzü
suret : biçim, görünüş
tazip : cezalandırma
te’dip : edeplendirme, haddini bildirme
teşhir : sergileme
teşhirgâh-ı dünya : dünya sergisi
ubûdiyet : kulluk
vaz edilen : konulan
Zât-ı Akdes : her türlü kusur ve eksiklikten yüce olan Zât, Allah
Yükleniyor...