Kur’ân, İsm-i Âzamdan ve her ismin âzamlık mertebesinden gelmiş. Hem bütün âlemlerin Rabbi itibarıyla Allah’ın kelâmıdır. Hem bütün mevcudatın ilâhı ünvanıyla Allah’ın fermanıdır. Hem semâvât ve arzın Hâlıkı haysiyetiyle bir hitaptır. Hem Rububiyet-i mutlaka cihetinde bir mükâlemedir. Hem saltanat-ı âmme-i Sübhâniye hesabına bir hutbe-i ezeliyedir. Hem rahmet-i vâsia-i muhîta noktasında bir defter-i iltifâtât-ı Rahmâniyedir. Hem Ulûhiyetin azamet-i haşmeti haysiyetiyle, başlarında bazan şifre bulunan bir muhabere mecmuasıdır.

Hem İsm-i Âzamın muhitinden nüzul ile Arş-ı Âzamın bütün muhâtına bakan, teftiş eden hikmetfeşan bir kitab-ı mukaddestir. İşte bu sırdandır ki, “Kelâmullah” ünvanı kemâl-i liyakatle Kur’ân’a verilmiş.

Amma sair kelimât-ı İlâhiye ise, bir kısmı has bir itibar ile ve cüz’î bir ünvan ve hususî bir ismin cüz’î tecellîsiyle ve has bir rububiyetle ve mahsus bir saltanatla ve hususî bir rahmetle zahir olan kelâmdır. Hususiyet ve külliyet cihetinde dereceleri muhteliftir. 1 Ekser ilhamat bu kısımdandır.

Fakat derecatı çok mütefavittir. Meselâ, en cüz’îsi ve basiti, hayvanatın ilhamatıdır. Sonra avâm-ı nâsın ilhamatıdır. 2 Sonra avâm-ı melâikenin ilhamatıdır. Sonra evliya ilhamatıdır. Sonra melâike-i izam ilhamatıdır. İşte, şu sırdandır ki, kalbin telefonuyla vasıtasız münacat eden bir veli der: حَدَّثَنِى قَلْبِى عَنْ رَبِّى 3 Yani, “Kalbim benim Rabbimden haber veriyor.” Demiyor, “Rabbü’l-Âlemînden haber veriyor.” Hem der: “Kalbim Rabbimin âyinesidir, arşıdır.” Demiyor, “Rabbü’l-Âlemînin arşıdır.” Çünkü, kabiliyeti miktarınca ve yetmiş bine yakın hicapların 4 nisbet-i ref’i derecesinde mazhar-ı hitap olabilir.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : bk. Tâhâ Sûresi, 20:38-39.
2 : bk. Nahl Sûresi, 16:68.
3 : bk. İbnü’l-Cevzî, Telbîsü İblîs s.217, 390, 450, 451; İbni Kayyım, İğasetü’l-Lehefân 1:123; İbni Kayyım, Medâricü’s-Sâlikîn 1:40, 3:412; İbni Hacer, Fethu’l-Bârî 11:345; İbni Hacer, el-İsâbe, 2:528.
4 : bk. Ebû Ya’lâ, el-Müsned 13:520; et-Taberânî, el-Mu’cemü’l-Evsat 6:278, 8:382; er-Rûyânî, el-Müsned 2:212; İbni Ebî Âsım, es-Sünne 2:367; et-Taberî, Câmi’u’l-Beyân 16:95.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Birinci Söz / Sonraki Risale: On Üçüncü Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

arş : taht
avâm-ı melâike : meleklerden dereceleri düşük olanlar
avâm-ı nas : sıradan halk tabakası
âyine : ayna
azamet-i haşmet : haşmetin büyüklüğü
evliya : veliler, Allah dostları
has : özel
hayvanat : hayvanlar
hicap : perde, örtü
hikmetfeşan : hikmet yayan
hususiyet : özel olma, hususîlik
hutbe-i ezeliye : varlığının başlangıcı olmayan Allah’ın konuşması
ilhamat : ilhamlar, Allah tarafından kalbe gelen mânâlar
İsm-i Âzam : Cenab-ı Hakkın binbir isminden en büyük ve mânâca diğer isimleri kuşatmış olanı
kelâm : söz, konuşma
Kelâmullah : Allah’ın kelamı
kelimât-ı İlâhiye : Cenab-ı Allah’a ait kelimeler; vahiyle indirilen kitaplar
kemâl-i liyakat : tam layık oluş
kitab-ı mukaddes : kutsal kitap
külliyet : genellik, umumilik
mahsus : özel
mazhar-ı hitap : muhatap alınma, muhatap kabul edilme
mecmua : kitap
melâike-i izam : büyük melekler
muhabere : haberleşme
muhât : kapsama alanı
muhit : çevre, taraf
muhtelif : çeşitli
münacat : dua, yakarış
mütefavit : farklı farklı, çeşitli
nisbet-i ref’ : ortadan kalkma oranı
nüzul : inme
Rab : herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah
Rabbü’l-Âlemin : âlemlerin Rabbi Allah
rahmet : merhamet, şefkat
rahmet-i vâsia-i muhîta : Allah’ın herşeyi kuşatan geniş rahmeti, merhamet ve şefkati
rububiyet : Rablık; Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması
sair : diğer
saltanat : hâkimiyet, egemenlik
tecellî : belirme, görünme
teftiş : kontrol
Ulûhiyet : İlâhlık
zahir olan : görünen, ortaya çıkan
Yükleniyor...