Acaba hiç akıl kabul eder mi ki, şu güzel masnuâtın bu derece san’atperver, hattâ ağzın her çeşit tadını nazara alan in’âmperver San’atkârı, Arş ve ferşi çınlattıracak bir velvele-i istihsan ve takdir içinde, ber ve bahri cezbeye getirecek bir zemzeme-i şükran ve tekbirle, perestişkârâne Ona müteveccih olan en güzel masnuuna karşı lâkayt kalsın ve onunla konuşmasın ve alâkadarâne onu resul yapıp güzel vaziyetinin başkalara da sirayet etmesini istemesin?
Kellâ! Konuşmamak ve onu resul yapmamak mümkün değil...
Kellâ! Konuşmamak ve onu resul yapmamak mümkün değil...
اِنَّ الدِّينَ عِنْدَ اللهِ اْلاِسْلاَمُ
مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللهِ وَالَّذِينَ مَعَهُ اَشِدَّاءُ عَلَى اْلكُفَّارِ رُحَمَاۤءُ بَيْنَهُمْ 1
مُحَمَّدٌ رَسُولُ اللهِ وَالَّذِينَ مَعَهُ اَشِدَّاءُ عَلَى اْلكُفَّارِ رُحَمَاۤءُ بَيْنَهُمْ 1
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : “Şüphesiz ki, Allah katında makbul olan din, İslâm dinidir.” Âl-i İmrân Sûresi, 3:19. “Muhammed, Allah’ın resulüdür. Onunla beraber olanlar da, kâfirlere karşı şiddetli, kendi aralarında ise pek merhametlidirler.” Fetih Sûresi, 48:29.
Önceki Risale: On Yedinci Söz / Sonraki Risale: On Dokuzuncu Söz






