نَعَمْ صَدَقْتَ اَىْ جَامِى - هُوَ الْمَطْلُوبُ - هُوَ الْمَحْبُوب ُ- هُوَ الْمَقْصُودُ - هُوَ الْمَعْبوُدُ
Evet, Câmi’, pek doğru söyledin. Hakikî mahbub, hakikî matlub, hakikî maksud, hakikî mâbud yalnız Odur.
كِه ”لاَۤ اِلٰهَ اِلاَّ هُو“ بَرَابَرْ مِيذَنَدْ عَالَمْ
Çünkü bu âlem, bütün mevcudatıyla, muhtelif dilleriyle, ayrı ayrı nağamâtıyla, zikr-i İlâhînin halka-i kübrâsında beraber لاَۤ اِلٰهَ اِلاَّ هُو 1 der, vahdâniyete şehadet eder. لاَۤ اُحِبُّ اْلاٰفِلِينَ 2 ’in açtığı yaraya merhem sürüyor ve alâkayı kestiği mecazî mahbuplara bedel bir Mahbub-u Lâyezâlîyi gösteriyor.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : “Ondan başka hiçbir ilâh yoktur.” Haşir Sûresi, 59:22.
2 : “Batıp gidenleri sevmem” En’âm Sûresi, 6:76.
2 : “Batıp gidenleri sevmem” En’âm Sûresi, 6:76.




