Bak: Hem öyle Semî’ ve Kerîm bir Kadîrden, öyle Basîr ve Rahîm bir Alîmden saadet ve bekàyı istiyor ki, bilmüşahede en gizli bir zîhayatın en gizli bir arzusunu, en hafi bir niyazını görür, işitir, kabul eder, merhamet eder, lisan-ı hâl ile de olsa icabet eder. Öyle suret-i hakîmâne, basîrâne, rahîmânede verir ve icabet eder ki, şüphe bırakmaz, o terbiye ve tedbir öyle Semî’ ve Basîre mahsus, öyle bir Kerîm ve Rahîme hastır.

Acaba, bütün benî Âdemi arkasına alıp, şu arz üstünde durup, Arş-ı Âzama müteveccihen el kaldırıp, nev-i beşerin hülâsa-ı ubûdiyetini cami’ hakikat-i ubûdiyet-i Ahmediye (a.s.m.) içinde dua eden şu şeref-i nev-i insan ve ferîd-i kevn ü zaman olan Fahr-i Kâinat ne istiyor, dinleyelim.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Dokuzuncu Söz / Sonraki Risale: On Birinci Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

Basîr : herşeyi gören Allah
basîrâne : görerek, bilerek
benî Âdem : Âdemoğulları, insanlar
bilmüşahede : görüldüğü gibi
cami’ : içine alan, kapsayan
esmâ-i İlâhiye : Allah’ın isimleri
ferîd-i kevn ü zaman : zamanın ve yaratılan herşeyin bir tanesi
hafi : gizli
hakikat-i ubûdiyet-i Ahmediye : Peygamberimizin kulluğunun aslı ve esası
icabet etmek : cevap vermek
inkişaf etmek : açığa çıkmak
kıymettar : kıymetli, değerli
lisan-ı hâl : hal ve beden dili
mahiyet-i hakikiye : gerçek mahiyeti, içyüzü
müteveccihen : yönelerek
Semî’ : herşeyi duyan ve işiten Allah
suret-i hakîmâne : hikmetli bir şekilde
şeref-i nev-i insan : insanlığın şerefi
Yükleniyor...