Yani, en cüz’î, en ehemmiyetsiz arzuları, sesleri ehemmiyetle işitip ifa etsin, yerine getirsin; en ehemmiyetli, lüzumlu arzuları ehemmiyetsiz görüp işitmesin, anlamasın, yapmasın? Hâşâ ve kellâ, yüz bin defa hâşâ! Böyle bir cemâl, böyle bir çirkinliği kabul edip çirkin olamaz. HAŞİYE Demek, Resul-i Ekrem Aleyhissalâtü Vesselâm, risaletiyle dünyanın kapısını açtığı gibi, ubûdiyetiyle de âhiretin kapısını açar.

عَلَيْهِ صَلَوَاتُ الرَّحْمٰنِ مِلْءَ الدُّنْياٰ وَدَارِ الْجِنَانِ - اَللّٰهُمَّ صَلِّ وَسَلِّمْ عَلٰى عَبْدِكَ وَرَسُولِكَ ذٰلِكَ الْحَبِيبِ الَّذِى هُوَ سَيِّدُ الْكَوْنَيْنِ وَفَخْرُ الْعَالَمَيْنِ وَحَيَاةُ الدّٰارَيْنِ وَوَسِيلَةُ السَّعَادَتَيْنِ وَذُو الْجَنَاحَيْنِ وَرَسُولُ الثَّقَلَيْنِ وَعَلٰۤى اٰلِهِ وَصَحْبِهِۤ اَجْمَعِينَ وَعَلٰى اِخْوٰانِهِ مِنَ النَّبِيِّينَ وَالْمُرْسَلِينَ اٰمِينَ 1

ALTINCI HAKİKAT

Bâb-ı Haşmet ve Sermediyet olup, ism-i Celîl ve Bâkî cilvesidir.

Hiç mümkün müdür ki, bütün mevcudatı güneşlerden, ağaçlardan zerrelere kadar emirber nefer hükmünde teshir ve idare eden bir haşmet-i Rububiyet, şu misafirhane-i dünyada muvakkat bir hayat geçiren perişan fâniler üstünde dursun; sermedî, bâki bir daire-i haşmet ve ebedî, âli bir medâr-ı rububiyeti icad etmesin?

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

HAŞİYE : Evet, inkılâb-ı hakaik ittifaken muhaldir. Ve inkılâb-ı hakaik içinde muhal ender muhal, bir zıt kendi zıddına inkılâbıdır. Ve bu inkılâb-ı ezdad içinde, bilbedahe bin derece muhal şudur ki, zıt, kendi mahiyetinde kalmakla beraber, kendi zıddının aynı olsun. Meselâ, nihayetsiz bir cemâl, hakikî cemâl iken, hakikî çirkinlik olsun. İşte, şu misalimizde meşhud ve kat’iyyü’l-vücud olan bir cemâl i Rububiyet, cemâl-i Rububiyet mahiyetinde daim iken, ayn-ı çirkinlik olsun. İşte, dünyada muhal ve bâtıl misallerin en acibidir.
1 : Dünya ve Cennetler dolusu Rahmân’ın rahmeti onun üzerine olsun. Allahım! Kulun ve resulün olan, iki cihanın efendisi ve iki âlemin medar-ı iftiharı ve iki dünyanın hayatı ve iki cihan saadetinin vesilesi ve zülcenâheyn ve cin ve insin peygamberi olan şu Habîbine, bütün âl ve ashabına ve nebî ve resul kardeşlerine salât ve selâm et. Âmin.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Dokuzuncu Söz / Sonraki Risale: On Birinci Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acib : ilginç, şaşırtıcı
âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki hayat
Aleyhissalâtü Vesselâm : Allah’ın salât ve selâmı onun üzerine olsun
âli : yüksek, yüce
ayn-ı çirkinlik : çirkinliğin ta kendisi
bâb : kapı
Bâkî : yok olmayan, sürekli ve kalıcı olan Allah
cemâl-i Rububiyet : Allah’ın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesinin, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurmasının güzelliği
cüz’î : kıymetsiz, önemsiz
daire-i haşmet : haşmet dairesi
ebedî : sonsuz
emirber nefer : emre hazır asker
fâni : gelip geçici, ölümlü
hakikî : gerçek, doğru
hâşâ ve kellâ : asla ve asla, kesinlikle öyle değil
haşiye : dipnot, açıklayıcı not
haşmet : göz kamaştırıcı büyüklük, görkem, heybet
haşmet-i Rububiyet : Allah’ın bütün varlıkları terbiye ve idare ediciliğinin büyüklüğü
icad : var etme, yaratma
ifa etmek : yerine getirmek
inkılâb : değişme, dönüşme
inkılâb-ı ezdad : zıtların değişmesi
inkılâb-ı hakaik : gerçeklerin tersine değişmesi
ittifaken : fikir birliğiyle, birleşerek
kat’iyyü’l-vücud : varlığı kesin olma
mahiyet : özellik, nitelik
medâr-ı Rububiyet : İlâhî rububiyetin cereyan ettiği yer
meşhud : görünen
mevcudat : varlıklar
misafirhane-i dünya : dünya misafirhanesi
muhal ender muhal : imkansızlık içinde imkansızlık
muhal : imkansız
muvakkat : geçici
nihayetsiz : sonsuz
Resul-i Ekrem : Allah’ın en şerefli ve değerli elçisi olan Hz. Muhammed (a.s.m.)
risalet : peygamberlik
sermedî : devamlı, sürekli
sermediyet : devamlılık, süreklilik
teshir eden : boyun eğdiren
ubûdiyet : kulluk
zerre : atom, en küçük madde parçası
Yükleniyor...