İkinci muhabbet ise; elma içindeki, elma ile gösterilen iltifâtât-ı şâhânedir. Güya o elma, iltifât-ı şâhânenin nümunesi ve mücessemidir diye başına koyan adam, padişahı sevdiğini izhar eder. Hem iltifâtın gılâfı olan o meyvede öyle bir lezzet var ki, bin elma lezzetinin fevkindedir. İşte şu lezzet ayn-ı şükrandır. Şu muhabbet, padişaha karşı hürmetli bir muhabbettir.

Aynen onun gibi, bütün nimetlere ve meyvelere zâtları için muhabbet edilse, yalnız maddî lezzetleriyle gafilâne telezzüz etse, o muhabbet nefsanîdir. O lezzetler de geçici ve elemlidir. Eğer Cenâb-ı Hakkın iltifâtât-ı rahmeti ve ihsânâtının meyveleri cihetiyle sevse ve o ihsan ve iltifâtâtın derece-i lütuflarını takdir etmek suretinde kemâl-i iştiha ile lezzet alsa, hem mânevî bir şükür, hem elemsiz bir lezzettir.

ÜÇÜNCÜ NÜKTE

Cenâb-ı Hakkın esmâsına karşı olan muhabbetin tabakatı var. Sabıkan beyan ettiğimiz gibi, bazan âsâra muhabbet suretiyle esmâyı sever. Bazan esmâyı, kemâlât-ı İlâhiyenin ünvanları olduğu cihetle sever. Bazan insan, câmiiyet-i mahiyet cihetiyle hadsiz ihtiyacat noktasında esmâya muhtaç ve müştak olur ve o ihtiyaçla sever. Meselâ, sen bütün şefkat ettiğin akraba ve fukara ve zayıf ve muhtaç mahlûkata karşı âcizâne istimdat ihtiyacını hissettiğin halde biri çıksa, istediğin gibi onlara iyilik etse, o zâtın “in’âm edici” ünvanı ve “kerîm” ismi ne kadar senin hoşuna gider; ne kadar o zâtı o ünvanla seversin. Öyle de, yalnız Cenâb-ı Hakkın Rahmân ve Rahîm isimlerini düşün ki, sen sevdiğin ve şefkat ettiğin bütün mü’min âbâ ve ecdadını ve akraba ve ahbabını dünyada nimetlerin envâıyla ve Cennette envâ-ı lezâizle ve saadet-i ebediyede onları sana gösterip ve kendini onlara göstermesiyle mes’ut ettiği cihette o Rahmân ismi ve Rahîm ünvanı ne kadar sevilmeye lâyıktırlar; ve ne derece o iki isme ruh-u beşer muhtaç olduğunu kıyas edebilirsin. Ve ne derece 1 اَلْحَمْدُ ِللّٰهِ عَلٰى رَحْمٰنِيَّتِهِ وَعَلٰى رَحِيمِيَّتِهِ yerindedir, anlarsın.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Şefkat ve merhameti dünya ve âhireti kuşatmasından ve rahmetinin çok özel cilveleri olmasından dolayı Allah’a hamd ve senâlar olsun.”
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: İkinci Mevkıf
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âbâ : babalar
âcizâne : âciz bir şekilde
ahbap : sevgililer, dostlar
âsâr : eserler
ayn-ı şükran : medih ve övgünün ta kendisi
beyan : açıklama
câmiiyet-i mahiyet : mahiyetin kapsamlılığı
cihet : yön
derece-i lütuf : lütuf ve iyilik derecesi
ecdad : atalar, cedler
elem : acı, üzüntü
envâ : çeşitler, türler
envâ-ı lezâiz : lezzetlerin çeşitleri
esmâ : isimler
fevkinde : üstünde
gafilâne : umursamazca, duyarsızcasına
gılâf : kılıf, örtü
hadsiz : sınırsız
hürmet : saygı
ihsânât : bağışlar, iyilikler
ihtiyacat : ihtiyaçlar
iltifât : lütuf ve iyilikle muamele
iltifâtât : lütuf ve iyilikle yapılan muameleler
iltifâtât-ı rahmet : Allah’ın sonsuz rahmetinin iltifâtları
iltifât-ı şâhâne : yüksek iltifât, padişahın lütufla yaptığı özel muamele
in’âm edici : nimetlendirici
istimdat : yardım isteme
izhar etmek : göstermek
kemâlât-ı İlâhiye : İlâhî mükemmellikler
kemâl-i iştiha : tam bir iştah
kerîm : cömert, ikram sahibi
mahlûkat : yaratıklar
mes’ut : mutlu
muhabbet : sevgi
mücessem : cisme bürünmüş, maddî yapısı olan
müştak : çok arzulu ve istekli, düşkün
nefsanî : nefse ait
nükte : ince ve derin mânâ
nümune : örnek
Rahîm : rahmeti herşeyi kuşatan, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah
Rahmân : çok merhamet sahibi ve şefkatle bütün yaratıkların rızkını veren Allah
ruh-u beşer : insan ruhu
saadet-i ebediye : sonsuz mutluluk
sabıkan : daha önceden
suret : şekil, biçim
tabakat : tabakalar
telezzüz : lezzet alma
zât : kendi
Yükleniyor...