Yirminci Pencere
HAŞİYE
HAŞİYE
فَسُبْحَانَ الَّذِى بِيَدِهِ مَلَكُوتُ كُلِّ شىْءٍ 1
وَاِنْ مِنْ شَىْءٍ اِلاَّ عِنْدَنَا خَزَاۤئِنُهُ وَمَا نُنَزِّلُهُ اِلاَّ بِقَدَرٍ مَعْلُومٍ - وَاَرْسَلْنَا الرِّيَاحَ لَوَاقِحَ فَاَنْزَلْنَا مِنَ السَّمَاۤءِ مَاۤءً فَاَسْقَيْنَاكُمُوهُ وَمَاۤ اَنْتُمْ لَهُ بِخَازِنِينَ 2
Nasıl cüz’iyat ve neticelerde ve teferruatta kemâl-i hikmet ve cemâl-i san’at görünüyor. Öyle de, tesadüfî ve karışık tevehhüm edilen küllî unsurların, büyük mahlûkatın zâhiren karışık vaziyetleri dahi bir hikmet ve san’atla vaziyetler alıyorlar. İşte ziyanın parlaması, sair hikmetli hidemâtının delâletiyle, yeryüzünde masnuat-ı İlâhiyeyi izn-i Rabbânî ile teşhir ve ilân etmektir. Demek bir Sâni-i Hakîm tarafından ziya istihdam ediliyor; çarşı-yı âlem sergilerindeki antika san’atlarını onunla irâe ediyor.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
HAŞİYE : Şu Yirminci Pencerenin hakikati, bir zaman Arabî bir surette şöyle kalbe gelmişti:تَلَئْـُلأُ الضِّيَاۤءِ مِنْ تَنْوِيرِكَ تَشْهِيرِكَ - تَمَوُّجُ اْلاِعْصَارِ مِنْ تَصْرِيفِكَ تَوْظِيفِكَ - سُبْحَانَكَ مَاۤ اَعْظَمَ سُلْطَانَكَ - تَفَجُّرُ اْلأَنْهَارِ مِنْ تَدْخِيرِكَ تَسْخِيرِكَ - تَزَيُّنُ اْلأَحْجَارِ مِنْ تَدْبِيرِكَ تَصْوِيرِكَ - سُبْحَانَكَ مَاۤ أَبْدَعَ حِكْمَتَكَ - تَبَسُّمُ اْلأَزْهَارِ مِنْ تَزْيِينِكَ تَحْسِينِكَ - تَبَرُّجُ اْلأَثْمَارِ مِنْ اِنْعَامِكَ اِكْرَامِكَ - سُبْحَانَكَ مَاۤ اَحْسَنَ صَنْعَتَكَ - تَسَجُّعُ اْلأَطْيَارِ مِنْ اِنْطَاقِكَ اِرْفَاقِكَ - تَهَزُّجُ اْلأَمْطَارِ مِنْ اِنْزَالِكَ اِفْضَالِكَ - سَبْحَانَكَ مَاۤ اَوْسَعَ رَحْمَتَكَ - تَحَرُّكُ اْلأَقْمَارِ مِنْ تَقْدِيرِكَ تَدْبِيرِكَ تَدْوِيرِكَ تَنْوِيرِكَ - سُبْحَانَكَ مَاۤ أَنْوَرَ بُرْهَانَكَ وأَبْهَرَ سُلْطَانَكَ[Işığın parıldaması Senin nurlandırman ve teşhir etmendendir. Fırtınanın dalgalanması Senin yönlendirmen ve görevlendirmendendir. Sen her noksandan münezzehsin; ne büyüktür saltanatın! Nehirlerin fışkırması Senin depolayıp emre boyun eğdirmendendir. Taşların süsleri Senin tedbirin ve şekillendirmendendir. Sen her noksandan münezzehsin; ne eşsizdir Senin hikmetin! Çiçeklerin tebessümü Senin süsleyip güzelleştirmendendir. Meyvelerin süslenmesi Senin in’âmın ve ikramındandır. Sen her noksandan münezzehsin; ne güzeldir Senin san’atın! Kuşların cıvıldaşması Senin konuşturman ve yakınlaştırmandandır. Damlaların şıpıltısı Senin indirmen ve fazlındandır. Sen her noksandan münezzehsin; ne geniştir Senin rahmetin! Ayların seyretmesi Senin takdirin ve tedbirinle, Senin döndürmen ve aydınlatmandandır. Sen her noksandan münezzehsin; ne aydınlatıcıdır delilin, ne engindir saltanatın!]
1 : “Herşeyin melekûtu elinde olan Allah her türlü kusurdan münezzehtir.” Yâsin Sûresi, 36:83.
2 : “Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri Bizim yanımızda olmasın. Herşeyi Biz belirli bir miktarla indiririz. Rüzgârları da Biz aşılayıcı olarak gönderdik, sonra gökten bir su indirip onunla sizi suladık. Yoksa o suyu hazinesinde saklayan siz değilsiniz.” Hicr Sûresi, 15:21-22.
1 : “Herşeyin melekûtu elinde olan Allah her türlü kusurdan münezzehtir.” Yâsin Sûresi, 36:83.
2 : “Hiçbir şey yoktur ki, hazineleri Bizim yanımızda olmasın. Herşeyi Biz belirli bir miktarla indiririz. Rüzgârları da Biz aşılayıcı olarak gönderdik, sonra gökten bir su indirip onunla sizi suladık. Yoksa o suyu hazinesinde saklayan siz değilsiniz.” Hicr Sûresi, 15:21-22.
Önceki Risale: Otuz İkinci Söz / Sonraki Risale: Lemeât
Bölümler
- Giriş
- Birinci Pencere
- İkinci Pencere
- Üçüncü Pencere
- Dördüncü Pencere
- Beşinci Pencere
- Altıncı Pencere
- Yedinci Pencere
- Sekizinci Pencere
- Dokuzuncu Pencere
- Onuncu Pencere
- On Birinci Pencere
- On İkinci Pencere
- On Üçüncü Pencere
- On Dördüncü Pencere
- On Beşinci Pencere
- On Altıncı Pencere
- On Yedinci Pencere
- On Sekizinci Pencere
- On Dokuzuncu Pencere
- Yirminci Pencere
- Yirmi Birinci Pencere
- Yirmi İkinci Pencere
- Yirmi Üçüncü Pencere
- Yirmi Dördüncü Pencere
- Yirmi Beşinci Pencere
- Yirmi Altıncı Pencere
- Yirmi Yedinci Pencere
- Yirmi Sekizinci Pencere
- Yirmi Dokuzuncu Pencere
- Otuzuncu Pencere
- Otuz Birinci Pencere
- Otuz İkinci Pencere
- Otuz Üçüncü Pencere
- İhtar






