Evet, bir zâtın tehdidini gösteren Cehennem gibi bir azap memuru, öfkesinden ve gayzından parçalanmak vaziyetini alması ve
تَكَادُ تَمَيَّزُ مِنَ الْغَيْظِ 1 söylemesi, söyletmesi, o zâtın terhibi ne derece dehşetli olduğunu gösterir. Makam-ı medhin binler misallerinden, başında Elhamdü lillâh olan beş sûrede 2 beyanat-ı Kur’âniye güneş gibi parlak,HAŞİYE yıldız gibi ziynetli, semâvât ve zemin gibi haşmetli, melekler gibi sevimli, dünyada yavrulara rahmet gibi şefkatli, âhirette Cennet gibi güzeldir. Makam-ı zem ve zecirde binler misallerinden, meselâ اَيُحِبُّ اَحَدُكُمْ اَنْ يَاْكُلَ لَحْمَ اَخِيهِ مَيْتًا 3 âyetinde zemmi altı derece zemmeder, gıybetten altı derece şiddetle zecreder. Şöyle ki: Malûmdur, âyetin başındaki hemze, sormak, “âyâ” mânâsındadır. O sormak mânâsı, su gibi, âyetin bütün kelimelerine girer.

İşte, birinci hemze ile der: Âyâ, sual ve cevap mahalli olan aklınız yok mu ki, bu derece çirkin birşeyi anlamıyor?

İkincisi: يُحِبُّ lâfzıyla der: Âyâ, sevmek, nefret etmek mahalli olan kalbiniz bozulmuş mu ki, en menfur bir işi sever?

Üçüncüsü: اَحَدُكُمْ kelimesiyle der: Cemaatten hayatını alan hayat-ı içtimaiye ve medeniyetiniz ne olmuş ki, böyle hayatınızı zehirleyen bir ameli kabul eder?

Dördüncüsü: اَنْ يَاْكُلَ لَحْمَ kelâmıyla der: İnsaniyetiniz ne olmuş ki, böyle canavarcasına arkadaşını dişle parçalamayı yapıyorsunuz?

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Neredeyse öfkeden parçalanacak!” Mülk Sûresi, 67:8.
2 : bk. Fâtiha Sûresi, 1:1; En’âm Sûresi, 6:1, Kehf Sûresi, 18:1; Sebe Sûresi, 34:1; Fâtır Sûresi, 35:1
3 : “Sizden biri, ölü kardeşinin etini yemekten hoşlanır mı?” Hucurât Sûresi, 49:12.
HAŞİYE : Şu tabiratta o surelerdeki bahislere işaret var.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Dördüncü Söz / Sonraki Risale: Yirmi Altıncı Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki hayat
amel : davranış, iş
âyâ : acaba
beyanat-ı Kur’âniye : Kur’ân’ın açıklamaları
cemaat : topluluk
darî : acı ve dikenli bir ağaç
dimağ : beyin
Elhamdü lillâh : hamd ve şükür yalnızca Allah’a mahsustur
gayz : öfke
gıybet : başkalarının arkasından hoşlanmayacağı şekilde konuşma, çekiştirme
haşmetli : büyük, ihtişamlı
hayat-ı içtimaiye : toplum hayatı
insaniyet : insanlık
kelâm : söz, ifade
lâfz : ifade, kelime
mahal : yer
makam-ı medh : övgü makamı
makam-ı zem ve zecir : kötüleme ve yasaklama makamı
malûm : bilinen
menfur : nefret edilen
rahmet : şefkat, merhamet
rasas : kurşun
semavat : gökler
simah : kulak deliği
tabirat : tabirler, ifadeler
terhib : korkutma
vaziyet : durum
zakkum : Cehennemde bir ağacın ismi
zecr : sakındırma, yasaklama
zem : kınama, kötüleme
zemin : yeryüzü
ziynetli : süslü
Yükleniyor...