BEŞİNCİ İKAZ

Ey dünyaperest nefsim! Acaba ibadetteki füturun ve namazdaki kusurun meşâgıl-i dünyeviyenin kesretinden midir veyahut derd-i maişetin meşgalesiyle vakit bulamadığından mıdır? Acaba sırf dünya için mi yaratılmışsın ki bütün vaktini ona sarf ediyorsun?

Sen istidat cihetiyle bütün hayvânâtın fevkinde olduğunu ve hayat-ı dünyeviyenin levâzımâtını tedarikte iktidar cihetiyle bir serçe kuşuna yetişemediğini biliyorsun. Bundan neden anlamıyorsun ki, vazife-i asliyen hayvan gibi çabalamak değil, belki hakikî bir insan gibi hakikî bir hayat-ı daime için sa’y etmektir?

Bununla beraber, meşâgıl-i dünyeviye dediğin, çoğu sana ait olmayan ve fuzulî bir surette karıştığın ve karıştırdığın mâlâyâni meşgalelerdir. En elzemini bırakıp, güya binler sene ömrün var gibi, en lüzumsuz malûmatla vakit geçiriyorsun. Meselâ “Zuhal’in etrafındaki halkaların keyfiyeti nasıldır?” ve “Amerika tavukları ne kadardır?” gibi kıymetsiz şeylerle, kıymettar vaktini geçiriyorsun. Güya kozmoğrafya ilminden ve istatistikçi fenninden bir kemâl alıyorsun!

Eğer desen, “Beni namazdan ve ibadetten alıkoyan ve fütur veren öyle lüzumsuz şeyler değil, belki derd-i maişetin zarurî işleridir.” Öyle ise, ben de sana derim ki:

Eğer yüz kuruş bir gündelikle çalışsan, sonra biri gelse, dese ki: “Gel, on dakika kadar şurayı kaz; yüz lira kıymetinde bir pırlanta ve bir zümrüt bulacaksın.” Sen ona “Yok, gelmem. Çünkü on kuruş gündeliğimden kesilecek, nafakam azalacak” desen, ne kadar divanece bir bahane olduğunu elbette bilirsin.

Aynen onun gibi, sen şu bağında nafakan için işliyorsun. Eğer farz namazı terk etsen, bütün sa’yin semeresi, yalnız dünyevî ve ehemmiyetsiz ve bereketsiz bir nafakaya münhasır kalır. Eğer sen istirahat ve teneffüs vaktini, ruhun rahatına, kalbin teneffüsüne medar olan namaza sarf etsen, o vakit, bereketli nafaka-i dünyeviye ile beraber, senin nafaka-i uhreviyene ve zâd-ı âhiretine ehemmiyetli bir menba olan iki maden-i mânevî bulursun.
Önceki Risale: Yirminci Söz / Sonraki Risale: Yirmi İkinci Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

derd-i maişet : geçim derdi
divanece : akılsızca
dünyaperest : dünyaya tutkun
dünyevî : dünyaya ait
elzem : çok gerekli olan
fen : bilim
fevkinde : üstünde
fuzulî : lüzumsuz
fütur : usanç
fütursuz : usanmadan
hakikî : gerçek, doğru
haps-i ebedi : sonsuz hapis
havf : korku
hayat-ı daime : devamlı hayat
hayat-ı dünyeviye : dünya hayatı
hayvânât : hayvanlar
iktidar : kuvvet, güç
istidat : yetenek, kabiliyet
istihfaf : hafife alma
kemâl : kusursuzluk, mükemmellik
kesret : çokluk
keyfiyet : nitelik, özellik
kıymettar : kıymetli, değerli
kozmoğrafya : gökbilimi, astronomi
lâtif : hoş, güzel
levâzımat : gerekli şeyler
mâlâyâni : anlamsız, faydasız
malûmat : bilgiler
medar : sebep, vesile
meşâgıl-i dünyeviye : dünya meşguliyetleri
meşgale : meşguliyet, iş
münhasır : sınırlı
müstehak : hak eden
nafaka : geçim için gerekli olan şey
sa’y : çalışma
semere : ürün
suhre : zoraki, angarya iş gören
suret : şekil, biçim
tâzip : azap verme, cezalandırma
tedarik : elde etme
tedip : edeplendirme, haddini bildirme
vazife-i asliye : asıl görev
Zuhal : Satürn gezegeni
Yükleniyor...