Dördüncü temsil: İntizam sırrıdır. Meselâ, en azîm bir gemi, en küçük bir oyuncak gibi çevrilebilir.

Beşinci temsil: Tecerrüt sırrıdır. Meselâ, teşahhusattan mücerred bir mahiyet, bütün cüz’iyâtına, en küçüğünden en büyüğüne, tenakus etmeden, tecezzî etmeden bir bakar, girer.

Teşahhusât-ı zâhiriye cihetindeki hususiyetler müdahale edip şaşırtmaz. O mahiyet-i mücerredin nazarını tağyir etmez.

Meselâ iğne gibi bir balık, balina balığı gibi o mahiyet-i mücerredeye mâliktir. Bir mikrop, bir gergedan gibi, mahiyet-i hayvaniyeyi taşıyor.

Altıncı temsil: İtaat sırrını gösterir. Meselâ, bir kumandan, “Arş” emriyle bir neferi tahrik ettiği gibi, aynı emirle bir orduyu tahrik eder.

Şu temsil-i itaat sırrının hakikati şudur ki:

Kâinatta, bittecrübe, herşeyin bir nokta-i kemâli vardır.

O şeyin, o noktaya bir meyli vardır.

Muzaaf meyil, ihtiyaç olur.

Muzaaf ihtiyaç, iştiyak olur.

Muzaaf iştiyak, incizap olur.

Ve incizap, iştiyak, ihtiyaç, meyil, Cenâb-ı Hakkın evâmir-i tekvîniyesinin, mahiyet-i eşya tarafından birer habbe ve nüve-i imtisalidirler.

Mümkinat mahiyetlerinin mutlak kemâli, mutlak vücuttur. Hususî kemâli, istidatlarını kuvveden fiile çıkaran, ona mahsus bir vücuttur.

İşte, bütün kâinatın kün emrine itaati, birtek nefer hükmünde olan bir zerrenin itaati gibidir. İrade-i ezeliyeden gelen kün emr-i ezelîsine mümkinatın itaati ve imtisalinde yine iradenin tecellîsi olan meyil ve ihtiyaç ve şevk ve incizap, birden, beraber mündemiçtir.

Lâtif su, nazik bir meyille incimad emrini aldığı vakit demiri parçalaması, itaat sırrının kuvvetini gösterir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Sekizinci Söz / Sonraki Risale: Otuzuncu Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

arş : “haydi, ileri!”
azîm : büyük
bilkuvve : potansiyel
bittecrübe : tecrübe edilmiş
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan, şeref ve yücelik sahibi Allah
cihet : taraf, yön
cüz’iyât : parçalar, kısımlar
emr-i ezelî : ezelî olan Allah’ın emri
evâmir-i tekvîniye : Allah’ın kâinata koyduğu yaratılışa ait kanunlar
fiil : iş, hareket
habbe : tohum, dane
hakikat : gerçek mahiyet, esas
hakikî : gerçek ve doğru
hassas : çok duyarlı
hususî : özel
hususiyet : özellik
imtisal : uyma, boyun eğme
incizap : kendine çekme
intizam : tertip, düzen
irade : dileme, tercih
irade-i ezeliye : ezelî olan Allah’ın iradesi
istidat : kabiliyet, yetenek
iştiyak : çok kuvvetli arzu ve istek
itaat : emre uyma
kâinat : evren, yaratılmış herşey
kemâl : mükemmellik, olgunluk
kün : Allah’ın birşeye “Ol” deyince onu hemen olduruveren emri
mahiyet : nitelik, özellik, esas
mahiyet-i eşya : varlıkların mahiyeti, temel özelliği
mahiyet-i hayvaniye : hayvanî mahiyet, özellik
mahiyet-i mücerrede : soyutlanmış mahiyet, soyut öz
mahsus : özel
mâlik : sahip
meyil : eğilim, istek, arzu
mizan : terazi
mutlak : kesin
muvazene : denge
muzaaf : kat kat
mücerred : soyutlanmış
mümkinat : varlığı ile yokluğu imkân dahilinde olup Allah’ın var etmesine bağlı olanlar
nazar : bakış
nefer : asker, er
nokta-i kemâl : mükemmellik noktası
nüve-i imtisal : emre uymayı sağlayan eşyanın mahiyetindeki temel çekirdek, özellik
sarf : harcama
şevk : şiddetli arzu ve istek
tağyir : değiştirme
tahrik : harekete geçirme
tecellî : yansıma, görünme
tecerrüt : soyutlanma, sıyrılma
tecezzî : bölünme, parçalanma
temsil : kıyaslama tarzında benzetme, analoji
temsil-i itaat : emre uyma benzetmesi
tenakus : eksilme, noksanlaşma
teşahhusat : şahıslanmalar, somutlaşmalar
teşahhusât-ı zâhiriye : dış belirmeler, dış kimlik
vücut : varlık
zemin : yer
zerre : atom, en küçük parça
Yükleniyor...