Hem

سُبْحَانَكَ بِجَمِيعِ تَسْبِيحَاتِ جَمِيعِ مَخْلوُقَاتِكَ وَبِاَلْسِنَةِ جَمِيعِ مَصْنُوعَاتِكَ 1

der, bütün mevcudatı kendi hesabına söylettirir.

Hem اَللّٰهُمَّ صَلِّ عَلٰى مُحَمَّدٍ بِعَدَدِ ذَرَّاتِ الْكَاۤئِنَاتِ وَمُرَكَّبَاتِهَا 2 der, herşey namına bir salâvat getirir. Çünkü herşey nur-u Ahmedî (a.s.m.) ile alâkadardır. İşte, tesbihatta, salâvatlarda hadsiz adetlerin hikmetini anla.

ÜÇÜNCÜ MEYVE: Ey nefis! Az bir ömürde hadsiz bir amel-i uhrevî istersen; ve herbir dakika-i ömrünü bir ömür kadar faideli görmek istersen; ve âdetini ibadete ve gafletini huzura kalb etmeyi seversen, Sünnet-i Seniyyeye ittibâ et. Çünkü, bir muamele-i şer’iyeye tatbik-i amel ettiğin vakit, bir nevi huzur veriyor, bir nevi ibadet oluyor, uhrevî çok meyveler veriyor.

Meselâ birşeyi satın aldın. İcab ve kabul-ü şer’îyi tatbik ettiğin dakikada, o âdi alışverişin bir ibadet hükmünü alır. O tahattur-u hükm-ü şer’î, bir tasavvur-u vahiy verir. O dahi, Şârii düşünmekle, bir teveccüh-ü İlâhî verir. O dahi bir huzur verir. Demek, Sünnet-i Seniyyeye tatbik-i amel etmekle, bu fâni ömür, bâki meyveler verecek bir hayat-ı ebediyeye medar olacak olan faideler elde edilir.

فَاٰمِنوُا بِاللّٰهِ وَرَسُولِهِ النَّبِىِّ اْلاُمِّىِّ الَّذِى يُؤْمِنُ بِاللّٰهِ وَكَلِمَاتِهِ وَاتَّبِعُوهُ لَعَلَّكُمْ تَهْتَدُونَ 3

fermanını dinle. Şeriat ve Sünnet-i Seniyyenin ahkâmları içinde cilveleri intişar eden Esmâ-i Hüsnânın herbir isminin feyz-i tecellîsine bir mazhar-ı câmi’ olmaya çalış.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Bütün mahlûkatının bütün tesbihatlarıyla ve bütün masnuatının lisanlarıyla Seni tesbih eder, kusurdan tenzih ederiz.
2 : Allahım! Kâinatın zerreleri ve o zerrelerin mürekkebâtı adedince Muhammed’e rahmet et.
3 : “Siz de Allah’a ve Resulüne iman edin ki, o ümmî peygamber de Allah’a ve Onun sözlerine iman etmiştir. Ve ona uyun-tâ ki doğru yolu bulmuş olasınız.” A’râf Sûresi, 7:158.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Yirmi Üçüncü Söz / Sonraki Risale: Yirmi Beşinci Söz
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âdet : her vakit yapılan iş, davranış
âdi : basit, sıradan
ahkâm : hükümler
âlâkadar : alakalı, ilgili
amel-i uhrevî : âhirete ait iş
bâki : sürekli, devamlı
cilve : görünme, yansıma
dakika-i ömr : ömür dakikası
Esmâ-i Hüsnâ : Allah’ın güzel isimleri
fâni : gelip geçici
ferman : emir, buyruk
feyz-i tecellî : yansımadan doğan feyiz, bereket
gaflet : umursamazlık, âhiretten ve Allah’ın emir ve yasaklarından habersiz davranma
hadsiz : sayısız
hayat-ı ebediye : sonsuz hayat
hikmet : herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde olması
icab ve kabul-ü şer’î : şeriata göre “verdim” ve “aldım” ifadesi, ilkeleri
intişar etme : yayılma
ittibâ etmek : tabi olmak, uymak
kalb etmek : dönüştürmek
mazhar-ı câmi’ : kapsamlı bir görüntü yeri
medar : vesile
mevcudat : varlıklar
muamele-i şer’iye : dinle ilgili davranış
nefis : kişinin kendisi
nevi : tür, çeşit
nur-u Ahmedî : Peygamberimizin (a.s.m.) nuru
salâvat : Peygamberimize edilen rahmet ve esenlik duası
Sünnet-i Seniyye : Peygamberimizin söz, fiil ve hareketlerine dayanan yüce prensipler
Şâri : kanun koyucu, şeriatı gönderen Allah
şeriat : İlahî kanun, İslâmiyet
tahattur-u hükm-ü şer’î : dini hükmün hatırlanması
tasavvur-u vahiy : vahyi düşünme
tatbik etmek : uygulamak
tatbik-i amel : işin uygulanması, şeriat ve sünnete uyarlanması
tesbihat : Allah’ı her türlü kusurdan yüce tutarak şanına layık ifadelerle anma
teveccüh-ü İlâhî : Allah’a yöneliş
uhrevî : âhirete ait
Yükleniyor...