İşte Neticeye Giriyoruz: Bak ey birader! Fünun ve ulûmun zübde-i hakikiyesi, berâhin-i akliye üzerine müesses olan diyanet ve şeriat-ı İslâmiye; öyle fünunları tazammun etmiştir:

Ezcümle: Fenn-i tehzib-i ruh ve riyazetü’l-kalb ve terbiyetü’l-vicdan ve tedbirü’l-cesed ve tedvirü’l-menzil ve siyasetü’l-medine ve nizâmâtü’l-âlem ve fennü’l-hukuk vesaire. Lüzum görülen yerlerde tafsil. Ve lüzûm olmayan veya ezhânın veya zamanın müstaid veya müsaid olmadığı yerlerde birer fezleke ile kavaid-i esasiyeyi vaz ederek, tenmiye ve tefriini ukûlûn meşveret ve istinbatatına havale etmiştir, ki bu fünunun mecmuuna değil, belki ekalline on üç asr-ı terakkiden sonra en medenî yerlerde, en hârika zekâ ile mevsuf olanlar, tâkat-ı beşerin haricinde—bahusus o zamanda—olduğunu tasdikten vicdan-ı münsıfâne seni men edemiyor. Geothe ve Carlyle gibi…

Eğer desen: Her bir fende yalnız bir fezlekeyi bilmek bir adam için mümkündür?

Elcevap: Neam, (Lâ!). Zira öyle bir fezleke ki; hüsn-ü isabet ve mevki-i münasibde ve münbit bir zeminde istimal gibi, sabıkan mezkûr sair noktalar ile cam gibi maverasından ıttıla-ı tam ve melekeyi gösteren fezlekeler mümkün değildir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

(Lâ!) : Hayır
ahvâl ve etvar : hâl ve tavırlar
asr-ı terakki : gelişme ve kalkınma asrı
bahusus : özellikle
berâhin-i akliye : aklî deliller
birader : kardeş
Carlyle :
delâlet etme : delil olma, işaret etme, gösterme
diyanet ve şeriat-ı İslâmiye : Allah tarafından bildirilen emir ve yasaklara dayanan hükümlerin hepsi; İslâmiyet
ekall : en az kısım
elcevap : sorunun cevabı
ezcümle : meselâ, bu cümleden olarak
ezhân : zihinler
fen : bilim dalı
fenn-i tehzib-i ruh : ruh eğitimi bilimi; psikoloji fenni, ilmi
fennü’l-hukuk : hukuk bilimi
fezleke : hülâsa, özet
fünun : fenler, fen ilimleri
gayet râsih : çok sağlam ve sarsılmaz
Goethe :
haricinde : dışında
havale etme : yönlendirme
hüsn-ü isabet : hedefi vurma, maksada en doğru, en güzel şekilde ulaşma
ihbarat : verilen haberler
istimal : kullanma
istinbatat : bir söz veya bir işten gizli bir mânâ ve hüküm çıkarma işlemleri
itikad : güçlü iman, inanç
itminan : gönül rahatlığı içinde tereddütsüz kabul etme
ittiham etme : suçlama
kavaid-i esasiye : temel kurallar, prensipler
kemâl-i iman : Allah’a ve Allah’tan gelen herşeye en mükemmel seviyede edilen iman
likaullah : Allah’a kavuşma
mecmu’ : tamamı, hepsi
medenî : uygar, şehirlilikte gelişmiş, ilerlemiş
mehafetullah : Allah korkusu
men edememe : yasaklayamama, engelleyememe
meşveret : danışma
mevki-i münasib : uygun yer ve konum
mevsuf : sıfatla anılan, sıfatı üzerinde taşıyan
muazzim : tazimde bulunan, yücelten
musaddık : tasdik eden, onaylayan
müesses : kurulu
münbit : verimli, bereketli
münkad : bağlı kalan, boyun eğen
müstaid : hazır
müştak : istekli, aşk ile bağlı
neam : evet
nihayet derecede : sonsuz derecede, seviyede
nizâmâtü’l-âlem : dünya düzenleri
riyazetü’l-kalb : kalb eğitimi
sabıkan mezkur : daha önceden belirtilen
sair : diğer
siyasetü’l-Medine : şehir yönetimi, toplum yönetimi
tafsil : ayrıntılı olarak açıklama
tâkat-ı beşer : insanların güç ve tâkati
tasdik : onaylama
tazammun etme : içine alma, içinde bulundurma
tedbirü’l-cesed : sağlık; beden eğitimi
tedvirü’l-menzil : ev ekonomisi, ev yönetimi
tefri’ : seviyeyi yükseltme
tenmiye : geliştirme
terbiyetü’l-vicdan : vicdan eğitimi
ukûl : akıllar
ulum : ilimler
vaz etme : koyma
vesaire : ve benzerleri
vicdan-ı münsıfâne : insaf ölçülerine göre hareket eden vicdan
zira : çünkü
ziyade : fazla
zübde-i hakikiye : hakikî öz, gerçek esas
Yükleniyor...