İkincisi: Bir kısım hadîsler İslâmların ekseriyeti noktasında veya hükûmet-i İslâmiyenin veya merkez-i hilâfetin nokta-i nazarında vürud ettiği halde, umum ehl-i dünyaya şamil zannedilmiş ve bir cihette hususî bulunduğu halde, küllî ve âmm telâkki edilmiş. Meselâ rivayette vardır ki, “Bir zaman gelecek, Allah Allah diyen kalmayacak.” 1 Yani, “Zikirhaneler kapanacak ve Türkçe ezan ve kàmet okunacak” demektir.
Dördüncü nokta: Ecel ve mevt gibi umur-u gaybiye çok hikmet ve maslahat cihetiyle gizli kaldığı misillü, dünyanın sekeratı ve mevti ve nev-i beşerin ve cins-i hayvanın eceli ve vefatı olan kıyamet dahi çok maslahatlar için gizlenilmiş.
Evet, eğer ecel vakti muayyen olsaydı, yarı ömür gaflet-i mutlaka içinde ve yarıdan sonra, darağacına asılmak için her gün bir ayak daha onun tarafına atılmakla dehşet-i mutlaka içinde, havf ve recanın muvazene-i maslahatkârâne ve hakîmânesi bozulduğu gibi; aynen öyle de, dünyanın eceli ve sekeratı olan kıyamet vakti muayyen olsaydı, kurûn-u ûlâ ve vustâ fikr-i âhiretten pek az müteessir olacaktı. Ve kurûn-u uhrâ, dehşet-i mutlaka içinde bulunup ne hayat-ı dünyeviyenin lezzeti ve kıymeti kalır ve ne de havf ve reca içinde ihtiyar ile itaatkârâne olan ubudiyetin ehemmiyeti ve hikmeti bulunurdu. Hem eğer muayyen olsa, bir kısım hakaik-i imaniye bedahet derecesine girer, herkes ister istemez tasdik eder. İhtiyar ve irade ile bağlı olan sırr-ı teklif ve hikmet-i iman bozulur.
İşte bunun gibi çok maslahatlar için umûr-u gaybiye gizli kaldığından, herkes her dakikada hem ecelini, hem bekàsını düşündüğü için hem dünyaya, hem âhiretine çalışabildiği gibi, her asırda dahi hem kıyamet kopacağını, hem dünyanın devamını düşünebildiği için, hem dünyanın fâniliğinde hayat-ı bâkiyeye, hem hiç ölmeyecek gibi imaret-i dünyaya çalışabilir.
Dördüncü nokta: Ecel ve mevt gibi umur-u gaybiye çok hikmet ve maslahat cihetiyle gizli kaldığı misillü, dünyanın sekeratı ve mevti ve nev-i beşerin ve cins-i hayvanın eceli ve vefatı olan kıyamet dahi çok maslahatlar için gizlenilmiş.
Evet, eğer ecel vakti muayyen olsaydı, yarı ömür gaflet-i mutlaka içinde ve yarıdan sonra, darağacına asılmak için her gün bir ayak daha onun tarafına atılmakla dehşet-i mutlaka içinde, havf ve recanın muvazene-i maslahatkârâne ve hakîmânesi bozulduğu gibi; aynen öyle de, dünyanın eceli ve sekeratı olan kıyamet vakti muayyen olsaydı, kurûn-u ûlâ ve vustâ fikr-i âhiretten pek az müteessir olacaktı. Ve kurûn-u uhrâ, dehşet-i mutlaka içinde bulunup ne hayat-ı dünyeviyenin lezzeti ve kıymeti kalır ve ne de havf ve reca içinde ihtiyar ile itaatkârâne olan ubudiyetin ehemmiyeti ve hikmeti bulunurdu. Hem eğer muayyen olsa, bir kısım hakaik-i imaniye bedahet derecesine girer, herkes ister istemez tasdik eder. İhtiyar ve irade ile bağlı olan sırr-ı teklif ve hikmet-i iman bozulur.
İşte bunun gibi çok maslahatlar için umûr-u gaybiye gizli kaldığından, herkes her dakikada hem ecelini, hem bekàsını düşündüğü için hem dünyaya, hem âhiretine çalışabildiği gibi, her asırda dahi hem kıyamet kopacağını, hem dünyanın devamını düşünebildiği için, hem dünyanın fâniliğinde hayat-ı bâkiyeye, hem hiç ölmeyecek gibi imaret-i dünyaya çalışabilir.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : Tirmizi, Fiten: 35; el-Hâkim, el-Müstedrek: 4:494; Ibn-i Hibban, Sahih: 8:299.
Önceki Risale: On Dördüncü Şuâ / Sonraki Risale: On Beşinci Şuâ
Bölümler
- Mukaddime, Birinci Nokta
- Mukaddime, İkinci Nokta
- Mukaddime, Üçüncü Nokta
- Mukaddime, Dördüncü Nokta
- Mukaddime, Beşinci Nokta
- İkinci Makam, Birinci Mesele
- İkinci Makam, İkinci Mesele
- İkinci Makam, Üçüncü Mesele
- İkinci Makam, Dördüncü Mesele
- İkinci Makam, Beşinci Mesele
- İkinci Makam, Altıncı Mesele
- İkinci Makam, Yedinci Mesele
- İkinci Makam, Sekizinci Mesele
- İkinci Makam, Dokuzuncu Mesele
- İkinci Makam, Onuncu Mesele
- İkinci Makam, On Birinci Mesele
- İkinci Makam, On İkinci Mesele
- İkinci Makam, On Üçüncü Mesele
- İkinci Makam, On Dördüncü Mesele
- İkinci Makam, On Beşinci Mesele
- İkinci Makam, On Altıncı Mesele
- İkinci Makam, On Yedinci Mesele
- İkinci Makam, On Sekizinci Mesele
- İkinci Makam, On Dokuzuncu Mesele
- İkinci Makam, Yirminci Mesele
- İkinci Makam, Yirmi Birinci Mesele
- İkinci Makam, Yirmi İkinci Mesele
- İkinci Makam, Yirmi Üçüncü Mesele