Hem hayatı yaratanın hayatla ihsan ettiği kıymettar hediyeler ve nişanlarla bilerek süslenip hergün tekerrür eden resmî küşatta mü’minâne, şuurdarâne, şâkirâne, minnettarâne Padişah-ı Bîmisâlinin nazarına arz etmektir.

Hem hadsiz zîhayatların Hâlıklarına vâsıfâne tahiyyatlarını ve şâkirâne tesbihat hediyelerini anlamak, müşahede etmek ve şehadetle ilân etmektir.

Hem lisan-ı hal ve lisan-ı kàl ve lisan-ı ubudiyet ile Hayy-ı Kayyûmun mehâsin-i rubûbiyetini izhar etmektir.

İşte bunlar gibi hayatın yüksek hukukları uzun zaman istemediği gibi, hayatı bin derece i’lâ eder ve dünyevî olan hukuk-u hayatiyeden yüz derece daha kıymettardır diye ilmelyakîn ile bildim ve dedim: Sübhânallah! İman ne kadar kıymettar ve hayattardır ki, hangi şeye girse canlandırır ve bir şûlesi böyle fâni hayatı, bâkiyâne hayatlandırır, üstündeki fenayı siler.

Üçüncü mesele

Hayatımın Hâlıkıma bakan fıtrî vazifelerine ve mânevî faidelerine baktım. Gördüm ki hayatım, hayatın Hâlıkına üç cihetle âyinedarlık ediyor:

Birinci vecih: Hayatım, acz ve zaafıyla ve fakr ve ihtiyacıyla Hâlık-ı hayatın kudret ve kuvvetine ve gınâ ve rahmetine âyinedarlık eder.

Evet, nasıl ki açlık derecesiyle yemeğin lezzet dereceleri ve karanlığın mertebeleriyle ışık mertebeleri ve soğuğun mikyasıyla hararetin mizan dereceleri bilinir; öyle de, hayatımdaki hadsiz acz ve fakr ile beraber hadsiz ihtiyaçlarımı izale ve hadsiz düşmanlarımı def etmek noktasında Hâlıkımın hadsiz kudret ve rahmetini bildim; sual ve dua ve iltica ve tezellül ve ubudiyet vazifesini anladım ve aldım.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Üçüncü Şuâ / Sonraki Risale: Altıncı Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acz : acizlik, güçsüzlük
arz etmek : sunmak, ifade etmek
âyinedarlık : ayna olma
bâkiyâne : devamlı ve kalıcı bir şekilde
cihet : yön
def etmek : ortadan kaldırmak
fakr : fakirlik, muhtaç olma
fâni : geçici, ölümlü
fena : geçici olma
fıtrî : doğal, yaratılıştan gelen
gınâ : zenginlik
hadsiz : sınırsız
Hâlık : her şeyi yaratan Allah
Hâlık-ı hayat : hayatı yoktan yaratan Allah
hararet : ısı, sıcaklık
hayattar : canlı
Hayy-ı Kayyûm : hayatı ezelî ve ebedî olup her canlıya hayat veren ve Kendi varlığı hiçbir sebebe bağlı olmayıp her şeyi ayakta tutan Allah
hukuk-u hayatiye : hayat sahibi olmaktan kaynaklanan haklar
i’lâ etmek : yüceltmek
ilmelyakîn : kesin bilgiye dayanarak, kuşkuya yer bırakmayacak biçimde öğrenme
ilticâ : sığınma
izale : giderme
izhar etmek : göstermek, ortaya çıkarmak
kıymettar : kıymetli, değerli
kudret : Allah’ın bütün varlığı kuşatan güç ve iktidarı
lisan-ı hâl : hâl ve beden dili
lisân-ı kàl : sözlü olarak ifade
lisan-ı ubudiyet : kulluk dili
mehâsin-i Rububiyet : Cenâb-ı Hakkın herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi ve onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurmasının güzellikleri
mikyas : ölçü
minnettârâne : minnet duyarak, yapılan bir iyiliğe karşı teşekkür hissi taşıyarak
mizan : ölçü, denge
mü’minâne : mü’min bir şekilde, iman ederek
müşahede etmek : görmek, gözlemlemek
nazar : bakış, görüş
Padişah-ı Bîmisal : eşsiz ve benzersiz olan Padişah, Allah
rahmet : İlâhî şefkat, merhamet
resmî küşat : açılış merasimi
sübhânallah : “Allah her türlü eksiklikten sonsuz derecede yücedir”
şâkirâne : şükreder bir şekilde
şehadet : şahitlik, tanıklık
şûle : gür ışık
şuurdarâne : şuurlu bir şekilde
tahiyyat : selamlar ve medhiyeler
tekerrür etmek : tekrarlanmak
tesbihat : Allah’ı her türlü kusurdan yüce tutarak şanına lâyık ifadelerle anma
tezellül : alçalma, kendisini küçük görme
ubudiyet : Allah’a kulluk
vâsıfâne : vasıfları dile getirerek
vecih : yüz, yön, tarz
zaaf : zayıflık, güçsüzlük
zîhayat : canlı, hayat sahibi
Yükleniyor...