Beşinci nokta: Nasıl ki yüzer hüner ve san’at ve kemâl ve cemâlleri bulunan bir zât, herbir hüner kendini teşhir etmek ve herbir güzel san’at kendini takdir ettirmek ve herbir kemâl kendini izhar etmek ve her bir cemâl kendini göstermek istemesi kaidesince, o zât dahi bütün hünerlerini ve san’atlarını ve kemâlâtını ve gizli güzelliklerini târif edecek, teşhir edecek, gösterecek olan bir harika sarayı yapmış. Her kim o mu’cizeli sarayı temâşâ etse, birden ustasının ve sahibinin hünerlerine ve mehâsinine ve kemâlâtına intikal eder ve gözüyle görür gibi inanır, tasdik eder ve der ki: “Her cihetle güzel ve hünerli olmayan bir zât, böyle her cihetle güzel bir eserin masdarı, mûcidi ve taklitsiz muhterii olamaz. Belki onun mânevî hüsünleri ve kemâlleri bu sarayla tecessüm etmiş gibidir” hükmeder.

Aynen öyle de, bu kâinat denilen dünyadan, meşher-i acaip ve saray-ı muhteşemin hüsünlerini gören ve aklı çürük ve kalbi bozuk olmayan elbette intikal edecek ki, bu saray bir âyinedir; başkasının cemâlini ve kemâlini göstermek için böyle süslenmiş. Evet, madem bu saray-ı âlemin başka emsâli yok ki güzellikleri ondan iktibas edip taklit edilsin. Elbette ve herhalde bunun ustası kendi zâtında ve esmâsında kendine lâyık güzellikleri var ki, kâinat ondan iktibas ediyor ve ona göre yapılmış ve onları ifade etmek için bir kitap gibi yazılmış.

Üçüncü Burhan’ın üç nüktesi var.

Birinci nükte: Otuz İkinci Sözün Üçüncü Mevkıfında gayet güzel bir tafsil ve kuvvetli hüccetlerle beyan edilen bir hakikattır. Tafsilini ona havale ederek burada kısa bir işaretle ona bakacağız. Şöyle ki:

Bu masnuata, hususan hayvanat ve nebatata bakıyoruz, görüyoruz ki, kast ve iradeyi gösteren ve ilim ve hikmeti bildiren daimî bir tezyin, bir süslemek ve tesadüfe hamli imkânsız bir tanzim, bir güzelleştirmek hükmediyor.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Üçüncü Şuâ / Sonraki Risale: Altıncı Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

beyan etmek : açıklamak
burhan : güçlü delil, sarsılmaz kanıt
celb etmek : kendine çekmek
cemâl : güzellik
cihet : taraf, yön
emsâl : benzer
esmâ : isimler
gayet : son derece
hakikat : doğru, gerçek
haml : yüklenme
havale etmek : yönlendirmek
hayvanat : hayvanlar
hikmet : bir gaye ve faydaya yönelik olarak, mânâlı ve tam yerli yerinde olma niteliği
hususan : özellikle
hüccet : sağlam delil, sarsılmaz kanıt
hüner : beceri
hüsün : güzellik
iktibas : alıntı yapma, kopyalama
intikal etmek : zihin yoluyla bir noktadan diğerine ulaşmak
irade : dileme, tercih etme
izhar etmek : göstermek, ortaya çıkarmak
kaide : prensip, kural
kâinat : evren
kemâl : mükemmellik, kusursuzluk
kemâlât : mükemmel özellikler
masdar : kaynak
masnu : san’at eseri varlık
masnuat : san’at eseri varlıklar
mehâsin : güzellikler, iyilikler
meşher-i acaip : şaşırtıcı şeylerin sergilendiği yer
mevkıf : bölüm, kısım
mu’cizeli : mu’cize özelliği taşıyan
mucid : icad eden, yoktan var eden
muhteri : icad eden, yeni bir şey meydana getiren
nazar-ı dikkat : dikkatli bakış
nebatat : bitkiler
saray-ı âlem : bir sarayı andıran âlem
saray-ı muhteşem : ihtişamlı, görkemli saray
tafsil : ayrıntılı açıklama
tanzim : düzenleme, düzene koyma
tasdik etmek : onaylamak
tecessüm etmek : cisim haline gelmek, maddi yapıya bürünmek
temâşâ etmek : gözlemlemek, seyretmek
teşhir etmek : sergilemek
tezyin : süsleme
Yükleniyor...