Ve herbir zîhayat fevkalâde mu’cizâne ve harika ve çok cihazatları bulunan birer makine-i acîbe olmakla beraber, sehâvet-i mutlaka içinde, kibrit çakar gibi bir sür’at-i hârika ile gayet derecede kolaylık ve suhûlet ve külfetsiz bir surette vücuda geliyorlar.

Elbette, bizzarure ve bilbedahe gösterir ki, o mebzuliyet ve o suhulet, vahdetten ve birtek Zâtın işleri olmasından ileri geliyor. Yoksa, değil ucuzluk ve çokluk ve çabukluk ve kolaylık ve kıymettarlık, belki şimdi beş parayla alınan bir meyve, beş yüz lira ile alınmayacaktı; belki bulunmayacak derecede nâdir olacaktı.

Ve şimdi saati kurmak ve elektriğin düğmelerine dokunmakla işleyen muntazam makineler gibi vücutları, icadları kolay ve âsân olan zîhayat şeyler, imtinâ derecesinde suubetli, müşkülâtlı olacak ve bir günde ve bir saatte ve bir dakikada bütün cihazat ve şerait-i hayatıyla vücûda gelen bir kısım hayvanlar bir senede, belki bir asırda, belki hiç gelmeyecekti.

Siracü’n-Nur’un yüz yerinde, en muannid bir münkiri dahi susturacak bir kat’iyetle ispat edilmiş ki, bütün eşya birtek Zât-ı Vâhid-i Ehade verilse, birtek şey gibi kolay ve çabuk ve ucuz olur. Eğer esbaba ve tabiata dahi hisse verilse, birtek şeyin icadı bütün eşya kadar çetin ve geç ve ehemmiyetsiz ve pahalı olacak.

Bu hakikatın burhanlarını görmek istersen, Yirminci ve Otuz Üçüncü Mektuplara ve Yirmi İkinci ve Otuz İkinci Sözlere ve tabiata dair Yirmi Üçüncü ve İsm-i Âzama dair Otuzuncu Lem’alara ve bilhassa Otuzuncu Lem’anın ism-i Ferd ve ism-i Kayyûma dair Dördüncü ve Altıncı Nüktelerine baksan göreceksin ki, iki kere iki dört eder kat’iyetinde bu hakikat ispat edilmiştir. Burada, o yüzer bürhanlarından bir tanesine işaret edilecek. Şöyle ki:

Eşyanın icadı ya ademden olur, ya terkip suretinde sair anâsırdan ve mevcudattan toplanır. Eğer birtek zâta verilse, o vakit herhalde o zâtın herşeye muhit bir ilmi ve herşeye müstevli bir kudreti bulunacak.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

adem : hiçlik, yokluk
anâsır : unsurlar, elementler
âsân : kolay
bilbedâhe : ap açık bir şekilde
bilhassa : özellikle
bizzarure : kaçınılmaz şekilde, zorunlu olarak
burhan : delil
cihazat : cihazlar, donanım
ehemmiyetsiz : önemsiz
esbab : sebepler
eşya : varlıklar
gayet derecede : son derece
hakikat : doğru, gerçek
icad : var etme, yaratma
imtina : imkansızlık
İsm-i Âzam : Cenâb-ı Hakkın binbir isminden en büyük ve mânâca diğer isimleri kuşatmış olanı
ism-i Ferd : Allah’ın hem Vahid, hem Ehad olduğunu bildiren ismi
ism-i Kayyûm : Allah’ın herşeyi Kendi varlığıyla ayakta tuttuğunu bildiren ismi
kat’iyet : kesinlik
kıymettarlık : kıymetli oluş
kudret : güç, kuvvet, iktidar
külfetsiz : zahmetsiz, zorlanmadan
mebzuliyet : bolluk, çokluk
mevcudat : varlıklar
muannid : inatçı, direnen
muhit : her şeyi kuşatan
muntazam : düzenli, intizamlı
münkir : inkar eden
müstevlî : istila eden, kaplayan
müşkülatlı : zorluğu olan
sair : diğer, başka
sehâvet-i mutlak : sınırsız cömertlik
Siracü’n-Nur : Nur Lambası; Risale-i Nur
suhûlet : kolaylık
suret : biçim, şekil
suûbetli : zor
sür’at-i hârika : hayret uyandıran hız
şerâit-i hayat : hayat için gerekli şartlar
terkip : birleştirme, sentez, inşa
vahdet : birlik
vücuda gelmek : var olmak
vücud-u haricî : dıştan görünen maddî varlık
vücud-u ilmî : ilim halinde olan varlık
zahir : açık, görünür
Zât-ı Vâhid-i Ehad : herbir varlıkta ve bütün varlıklarda isimleriyle tecellî eden ve bir ve tek olan Zât; Allah
zîhayat : canlı, hayat sahibi
Yükleniyor...