Ve bu surette, onun ilminde suretleri ve vücud-u ilmîleri bulunan eşyaya vücud-u haricî vermek ve zahir bir ademden çıkarmak ise, bir kibrit çakar gibi veya göze görünmeyen bir yazıyla yazılan bir hattı göze göstermek için gösterici bir maddeyi üstüne geçirmek ve sürmek gibi veya fotoğrafın âyinesindeki sureti kâğıt üstüne nakleden kolay ameliyat gibi gayet kolay bir sûrette, Sâniin ilminde plânları ve programları ve mânevî miktarları bulunan eşyayı, emr-i 1 كُنْ فَيَكُونُ ile adem-i zahirîden vücud-u haricîye çıkarır.

Eğer inşa ve terkip sûretinde olsa ve hiçten, ademden icad etmeyip belki anâsırdan ve etraftan toplamak suretiyle yapsa, yine nasıl ki bir taburun istirahat için her tarafa dağılmış olan efratlarının bir boru sadasıyla toplanmaları ve muntazam bir vaziyete girmeleri ve o sevkiyatı teshil ve o vaziyeti muhafaza hususunda bütün ordu kendi kumandanının kuvveti ve kanunu ve gözü hükmünde olduğu gibi; aynen öyle de, Sultan-ı Kâinatın kumandası altındaki zerreler, Onun kaderî ve ilmî düsturlarıyla ve müstevlî kudretinin kanunlarıyla ve temas ettikleri sair mevcudat dahi o Sultanın kuvveti ve kanunu ve memurları gibi teshilâtçı olarak o zerreler sevk olunup gelirler. Bir zîhayatın vücudunu teşkil etmek için, ilmî ve kaderî birer mânevî kalıp hükmünde bir miktar-ı muayyen içine girerler, dururlar.

Eğer eşya ayrı ayrı ellere ve esbaba ve tabiat gibi şeylere havale edilse, o halde, bütün ehl-i aklın ittifakıyla, hiçbir sebep, hiçbir cihetten, hiçten, ademden icad edemez. Çünkü o sebebin muhit bir ilmi, müstevlî bir kudreti olmadığından, o adem ise, yalnız zahirî ve haricî bir adem olmaz. Belki adem-i mutlak olur. Adem-i mutlak ise, hiçbir cihetle menşe-i vücud olamaz. Öyle ise, herhalde terkip edecek. Halbuki inşa ve terkip suretinde bir sineğin, bir çiçeğin cesedini, cismini zeminin yüzünden toplamak ve ince bir elekle eledikten sonra binler müşkülâtla o mahsus zerreler gelebilirler.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “(Cenâb-ı Hak) Birşeyin olmasını murad ettiği zaman, Onun işi sadece ‘Ol’ demektir; o da oluverir.” Yâsin Sûresi, 36:82.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

adem : hiçlik, yokluk
adem-i mutlak : sınırsız yokluk
adem-i zahirî : görünürde yokluk
anâsır : unsurlar, elementler
âyine : ayna
cesed : beden
cihet : yön
düstur : kural, prensip
efrat : fertler, bireyler
ehl-i akl : akıl sahipleri
esbab : sebepler
eşya : şeyler, varlıklar
gayet : son derece
haricî : dışa ait, maddî
icad etmek : yoktan yaratmak, var etmek
inşa : yapma, vücuda getirme, yaratma
istirahat : dinlenme, rahatlama
ittifak : birleşme, birlik
kudret : güç, kudret, iktidar
mahsus : özel
menşe-i vücud : var olma kaynağı, varlık sebebi
mevcudat : varlıklar
miktar-ı muayyen : belirlenmiş miktar
muhafaza : koruma, saklama
muhit : her şeyi kuşatan
muntazam : düzenli, intizamlı
müstevlî : istila eden, bir yeri kaplayan
müşkülât : zorluklar, güçlükler
sada : ses
sair : diğer, başka
Sâni : her şeyi san’atla yaratan Allah
sevkiyat : sevk etme, gönderme
Sultan-ı Kâinat : kâinatın sultanı olan Allah
suret : biçim, şekil
terkip : birleştirme, sentez, var olan şeylerin bir araya getirilerek yaratılması
teshil : kolaylaştırma
teshilât : kolaylıklar
vaziyet : durum
vücuda gelmek : var olmak, meydana gelmek
vücud-u haricî : maddî varlık sahibi olma
zahirî : açık, görünürde
zemin : yer
zerre : atom
zîhayat : canlı, hayat sahibi
Yükleniyor...