Aynen öyle de irade-i İlâhî kanunlarına kemâl-i itaate ve tekvînî emr-i Rabbânînin işaretine emirber nefer ve emir kulu misillü fıtrî meyil ve şevk içinde ve ilm-i ezelî ve hikmetin tayin ettikleri hatt-ı hareket düsturları dairesinde ve ordu neferlerinden bin derece ziyade itaatli ve emir dinler ve emir kulu hükmünde olan masnuat, hususan zîhayatlardan birtek ferdi, “Ademden haydi vücuda çık, vazife başına gir” diye emr-i Rabbânî ile ve ilmin tayin ettiği tarzda ve iradenin tahsis eylediği surette, kudret ona mahsus bir vücut giydirip, elini tutup meydana çıkarmak kolaylığında, bahardaki zîhayatın ordusunu aynı kuvvet ve kudretle icad eder, vazifeler verir. Demek herşey o kudrete isnad edilse, bütün zerrat ordusunun ve yıldızlar fırkalarının icadı, bir zerre, birtek yıldız kadar kolay ve suhuletli olur. Eğer esbaba isnad edilse, bir zîhayatın gözbebeğinde ve dimağındaki zerrenin acip vazifelerini yerine getirecek bir kàbiliyetle yaratılması, hayvanat ordusu kadar müşkülâtlı ve zahmetli olur.

Üçüncü basamak
وَبِسِرِّ اِمْدَادِ الْواَحِدِيَّةِ وَيُسْرِ الْوَحْدَةِ وَتَجَلِّى اْلاَحَدِيَّةِ'dir. Kısacık işaretlerle meâline bakacağız. Yani, nasıl ki bir padişah ve kumandan-ı âzam, hâkimiyetinin vâhidiyeti ve bütün raiyeti yalnız onun emirlerine göre hareketi cihetiyle, o hâkim-i âzam, koca memleketi ve büyük milleti idare etmesi, bir köy ehlini idare etmek kadar kolay olur. Çünkü, hükümde vâhidiyet itibariyle, efrad-ı millet aynen asker neferatı gibi teshilâta vesile olup, kolayca emirler, kanunlar tatbik edilir. Eğer muhtelif hâkimlere bırakılsa, çok keşmekeşe düşmesiyle beraber, birtek köyün, belki bir hanenin o memleket kadar idaresi müşkül olur. Hem o itaatli millet, birtek kumandana bağlanması haysiyetiyle, herbir ferd-i nefer gibi, o kumandanın kuvvetine ve cihazat depolarına ve ordusuna dayandığı bir kuvvetle bir şahı esir edebilir, bin derece şahsî kuvvetinden ziyade iş görebilir. Onun o padişaha intisabı hadsiz bir kuvveti ve iktidarı olup pek büyük işler yapar.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Beşinci Şuâ / Sonraki Risale: Birinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

adem : hiçlik, yokluk
cihazat : cihazlar, âletler
cihet : yön, taraf
cüz’î : ferdî, küçük, az
düstur : kural, prensip
efrad-ı millet : milletin fertleri, halk
emr-i Rabbânî : bütün varlıkları yaratılış gayelerine göre terbiye edip idaresi ve egemenliği altında tutan Allah’ın emri
esbab : sebepler
ferd : kişi, birey
ferd-i nefer : tek nefer, kişi
fıtrî : yaratılıştan gelen, doğal
hadsiz : sonsuz, sınırsız
hâkim : idareci, yönetici
hâkim-i âzam : en büyük yönetici
hâkimiyet : egemenlik
hane : ev
hatt-ı hareket : rota; hareket yönü, istikamet
haysiyet : onur, itibar
hikmet : fayda, gaye; herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratılması
hususan : bilhassa, özellikle
icad : var etme, yapratma
ilm-i ezelî : Allah’ın herşeyi ve bütün zamanları kuşatan sonsuz ilmi
intisab : bağlanma, mensup olma
isnad : dayandırma
itaat : emre uyma, boyun eğme
keşmekeş : karışıklık
kudret : güç, iktidar
kumandan-ı âzam : en büyük kumandan
mahsus : özel, özgü
masnuat : san’at eseri varlıklar
meâl : açıklama, anlam
meyil : arzu, istek
muhtelif : çeşitli, değişik
müşkül : zorluk
müşkülât : zorluklar
nefer : asker
neferat : askerler, erler
raiyet : halk, tabi olanlar
suhulet : kolaylık
suret : biçim, şekil
şevk : şiddetli arzu ve istek
tahsis : bir tarafa ait kılma, ayırma
tatbik : uygulama
tayin : belirleme, belirli kılma
teshilât : kolaylıklar, kolaylaştırmalar
vâhidiyet : Allah’ın bütün varlıkları kaplayan birlik tecellisi
vücut : beden, varlık
zerrat : zerreler, atomlar
zerre : atom
zîhayat : canlı, hayat sahibi
ziyade : çok, fazla
Yükleniyor...