Bazı yerlerde, ehl-i imanın nokta-i istinadının yıkılmaya başladığı ve bir kısım esbab ve neşriyat, imanın erkânına karşı muhalif cephe alıp, Allah’ı inkâr eden insanlar alenen ve tefahurla dolaştığı ve Kur’ân’ın evâmirine muhalif hareket etmek ve mânevî kuvvetlere inanmamak, icad ve tasnî hakkını şuursuz, kör, sağır, tabiata vermek bir şiar-ı medeniyet ve irfan ve münevverlik telâkki edildiği yürekler titreten şu dehşetli asırda, Kur’ân’ın bir mu’cize-i mâneviyesi olan Risale-i Nur’u telif ederek muztarip ve iman âb-ı hayatına muhtaç pek çok bîçare gönüllere panzehir hükmünde olan devâlarını vererek onlara saadet-i ebediyeyi müjdeleyen ve dâvâlarını gayet kat’î burhan ve hüccetlerle ispat eden hakikat cadde-i kübrâsında kudsî ve muazzez rehberimiz ve es-sebebu ke’l-fâil sırrıyla Risale-i Nur ile imanlarını kurtaran yüz binler Nur talebesinin hasenatının bir misli defter-i a’mâline geçen faziletmeab efendimiz!

Nasıl ki Cenâb-ı Hak, Denizli hapsinin sıkıntılarını hiçe indirecek derecede şifâ-bahş olan Meyve Risalesini orada ihsan etmiş ve gülün çiçeğindeki gayet şirin râyihası, dikeninin acısını hiçe bıraktığı gibi, fâni sıkıntılarınızı izale etmişti; aynen öyle de, yine kerîm olan Rahîm-i Zülcemâl Hazretleri, Denizli hapsinin bir aylık sıkıntısına bir günlük maddî ıztırabı mukàbil gelen bu Afyon hapishanesinde siz sevgili Üstadımız eliyle tiryak ve panzehir hükmünde tevhid, tahmid ve istiâne ve risalet-i Muhammediyeyi (a.s.m.) tasdik ve muazzam hüccetlerini ihsan etmiş bulunuyor. Okumak ve yazmayı Risale-i Nur’un feyziyle öğrenen çok kusurlu talebeleriniz bizler, bu üç küçük risaleyi—çam çekirdeğinin koca çam ağacının fihristesini, programını içinde sakladığı misillü—hem Risale-i Nur’un hakkaniyetinin kat’î bir hücceti, hem bir nevi hülâsatü’l-hülâsası olarak telâkki ettik.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Beşinci Şuâ / Sonraki Risale: Birinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âb-ı hayat : hayat suyu
âciz : zayıf, güçsüz
bîçare : çaresiz, zavallı
burhan : mantıkî delil
cadde-i kübrâ : büyük ve geniş cadde
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan şeref ve yücelik sahibi Allah
dalâlet : hak yoldan ayrılma, sapkınlık
defter-i a’mâl : amel defteri; iyi ve kötü işlerin kaydedildiği defter
elem : acı, keder, sıkıntı
es-sebebu ke’l-fâil : “birşeye sebep olan onu yapan gibidir”
fâni : geçici
faziletmeab : çok faziletli
feyz : bereket, nimet
fezâil : faziletler, üstün özellikler
fihriste : içerik, program
hadsiz : sonsuz, sınırsız
hakikat : gerçek
hakkaniyet : doğruluk, gerçekçilik
hasenat : iyilikler, sevaplar
hüccet : güçlü delil, kanıt
hüccet-i tevhid : herşeyin bir olan Allah’a ait olduğunun delili
hülâsatü’l-hülâsa : Yedinci Şuâ olan Âyetü’l-Kübrâ Risalesinin özetinin özeti mahiyetinde, Arapça olarak yazılan tefekkürî bir eser
ıztırab : sıkıntı
ihsan : bağış, ikram, lütuf
inşirah : ferah, rahatlık, sevinç
istiâne : yardım dileme
izale : giderme, yok etme
kat’î : kesin olarak
kerîm : cömert, ikram sahibi
kudsî : kutsal, mukaddes
menba : kaynak
Meyve Risalesi : On Birinci Şuâ
misillü : benzeri, gibi
misli : benzeri
muazzam : azametli, çok büyük
muazzez : çok aziz, çok değerli ve şerefli
mukàbil : karşılık
muvazene : denge
nevi : çeşit, tür
panzehir : zehire karşı ilâç
Rahîm-i Zülcemâl : sonsuz güzellik sahibi ve rahmeti sınırsız olan Allah
râyiha : güzel ve hoş koku
risale : mektup; Risale-i Nur Külliyatı’ndan her bir bölüme verilen isim
risalet-i Muhammediye : Hz. Muhammed’in (a.s.m.) peygamberliği
saadet-i ebediye : sonsuz mutluluk
sürur : mutluluk, sevinç
şifâ-bahş : şifa veren
tabiat : doğa, canlı cansız bütün varlıklar
tahmid : Allah’ı övme ve Ona şükürlerini sunma
tarif : açıklama, tanıtma
tasdik : doğrulama, onaylama
telâkki : anlama, kabul etme
tevhid : birleme; herşeyin bir olan Allah’a ait olduğunu bilme ve inanma
tiryak : derman, ilâç
üstad : hoca, öğretmen
Yükleniyor...