Hâtime
Gayet ehemmiyetli bir nükte-i i’câziyeye dair, birden ihtiyarsız, mağripten sonra kalbe ihtar edilen ve Sûre-i 1 قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ ın zâhir bir mu’cize-i gaybiyesini gösteren uzun bir hakikate kısa bir işarettir.
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ - مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ - وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ اِذَا وَقَبَ - وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِى الْعُقَدِ - وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَ 2
Gayet ehemmiyetli bir nükte-i i’câziyeye dair, birden ihtiyarsız, mağripten sonra kalbe ihtar edilen ve Sûre-i 1 قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ ın zâhir bir mu’cize-i gaybiyesini gösteren uzun bir hakikate kısa bir işarettir.
بِسْمِ اللّٰهِ الرَّحْمٰنِ الرَّح۪يمِ
قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ - مِنْ شَرِّ مَا خَلَقَ - وَمِنْ شَرِّ غَاسِقٍ اِذَا وَقَبَ - وَمِنْ شَرِّ النَّفَّاثَاتِ فِى الْعُقَدِ - وَمِنْ شَرِّ حَاسِدٍ اِذَا حَسَدَ 2
İşte, yalnız mânâ-yı işârî cihetinde bu sûre-i azîme-i hârika, “Kâinatta adem âlemleri hesabına çalışan şerirlerden ve insî ve cinnî şeytanlardan kendinizi muhafaza ediniz” Peygamberimize ve ümmetine emrederek, her asra baktığı gibi, mânâ-yı işarîsiyle bu acip asrımıza daha ziyade, belki zâhir bir tarzda bakar, Kur’ân’ın hizmetkârlarını istiâzeye dâvet eder. Bu mu’cize-i gaybiye, beş işaretle kısaca beyan edilecek. Şöyle ki:
Bu sûrenin herbir âyetinin mânâları çoktur. Yalnız mânâ-yı işarî ile, beş cümlesinde dört defa شَرِّ kelimesini tekrar etmek ve kuvvetli münasebet-i mâneviye ile beraber dört tarzda bu asrın emsalsiz dört dehşetli ve fırtınalı maddî ve mânevî şerlerine ve inkılâplarına ve mübarezelerine aynı tarihle parmak basmak ve mânen “Bunlardan çekininiz” emretmek, elbette Kur’ân’ın i’câzına yakışır bir irşad-ı gaybîdir.
Meselâ, başta 1 قُلْ اَعُوذُ بِرَبِّ الْفَلَقِ cümlesi, bin üç yüz elli iki veya dört (1352-1354) tarihine hesab-ı ebcedî ve cifrî ile tevafuk edip nev-i beşerde en geniş hırs ve hasetle ve Birinci Harbin sebebiyle vukua gelmeye hazırlanan İkinci Harb-i Umumiye işaret eder ve ümmet-i Muhammediyeye (a.s.m.) mânen der: “Bu harbe girmeyiniz ve Rabbinize iltica ediniz.” Ve bir mâna-yı remziyle, Kur’ân’nın hizmetkârlarından olan Risale-i Nur şakirtlerine hususi bir iltifatla, onların Eskişehir hapsinden, dehşetli bir şerden aynı tarihiyle kurtulmalarına ve haklarındaki imha plânının akîm bırakılmasına remzen haber verir, mânen “İstiâze ediniz” emreder gibi bir remiz verir.
Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:
1 : “De ki: Sığınırım sabahın Rabbine.” Felâk Sûresi, 113:1.
2 : “Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. De ki: Sığınırım sabahın Rabbine. Yarattığı şeylerin şerrinden. Karanlığı çöktüğünde gecenin şerrinden. Düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden. Haset ettiğinde hasetçinin şerrinden.” Felâk Sûresi, 113:1-5.
2 : “Rahmân ve Rahîm olan Allah’ın adıyla. De ki: Sığınırım sabahın Rabbine. Yarattığı şeylerin şerrinden. Karanlığı çöktüğünde gecenin şerrinden. Düğümlere üfleyen büyücülerin şerrinden. Haset ettiğinde hasetçinin şerrinden.” Felâk Sûresi, 113:1-5.
Önceki Risale: On Birinci Mes'ele / Sonraki Risale: On Birinci Meselenin haşiyesinin bir lâhikasıdır.