Elhasıl: Hayat-ı ebediyeyi mahveden ve hayat-ı dünyeviyeyi dehşetli bir zehire çeviren ve lezzetini imha eden küfr-ü mutlakı otuz seneden beri köküyle kesen ve tabiiyyûnun dehşetli bir fikr-i küfrîlerini öldürmeye muvaffak olan ve bu milletin iki hayatının saadet düsturlarını harika hüccetleriyle parlak bir surette ispat eden ve Kur’ân’ın hakikat-i arşiyesine dayanan Risale-i Nur, böyle küçük bir risalenin bir iki maddesiyle değil, belki bin kusuru dahi olsa, onun binler büyük haseneleri onları affettirir diye dâvâ ediyoruz ve ispatına da hazırız.

Üçüncü sual: Bir mektubun yirmi kelimesinde beş kelime kusurlu görülse, o beş kelime sansür edilir. Mütebâkisine izin vermek bir düstur iken, Eskişehir Mahkemesinin dört ay tetkikten sonra, yüz bin kelime içinde zâhirî nazarda zararlı tevehhüm edilen yalnız on beş kelimeden başka bulmamasıyla ve Heyet-i Vekile de dört yüz sahifeli Zülfikar’ın yalnız iki sahifesinde (şimdiki kanuna uygun olmamasından) otuz sene evvel yazılan iki âyetin tefsirinden başka ilişmemesi ve Denizli ve Ankara ehl-i vukufu on beş sehivden başka ilişmemesiyle ve şimdiye kadar yüz binler adamın ıslahına vesile olmasıyla, vatana ve millete bin büyük menfaati tahakkuk eden Risale-i Nur’a küçük bir hizmet eden veya kendi imanını kurtardığı için bir risalesini yazan ve Emirdağında garip ve ihtiyarlığıma şefkaten bana kardeşlik eden Çalışkanlar gibi rıza-yı İlâhî için bana hizmet eden bîçareleri iş mevsiminde ve dehşetli kışta taht-ı tevkife almak, hükûmet-i cumhuriyenin hangi prensibiyle kàbil-i tevkif olabilir? Ve hangi kanunu, müsaade etmeye imkânı var?

Madem cumhuriyet prensipleri hürriyet-i vicdan kanunu ile dinsizlere ilişmiyor; elbette mümkün olduğu kadar dünyaya karışmayan ve ehl-i dünya ile mübareze etmeyen ve âhiretine ve imanına ve vatanına dahi nâfi bir tarzda çalışan dindarlara da ilişmemek gerektir ve elzemdir. Bin seneden beri bu milletin gıda ve ilâç gibi bir hâcet-i zaruriyesi olan takvâyı ve salâhati bu mazhar-ı enbiya olan Asya’da hükmeden ehl-i siyaset yasak etmez ve edemez biliyoruz.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Üçüncü Şuâ / Sonraki Risale: Beşinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki hayat
bîçare : çaresiz, zavallı
dâvâ : iddia
dehşetli : korkunç, ürkütücü
düstur : kural, prensip
ehl-i dünya : dünyaya dalıp, âhireti düşünmeyenler
ehl-i siyaset : siyasetle uğraşanlar, politikacılar, idareciler
ehl-i vukuf : bilirkişi
elhasıl : kısaca, özetle
elzem : çok gerekli olan
fikr-i küfrî : küfür ve inkar fikri
hâcet-i zaruriye : zorunlu ihtiyaç
hakikat-i arşiye : arşa ait olan hakikat
hasene : sevap, iyilik
hayat-ı dünyeviye : dünya hayatı
hayat-ı ebediye : sonsuz âhiret hayatı
Heyet-i Vekile : vekiller heyeti, bakanlar kurulu
hüccet : delil, kanıt
hükmeden : hakim, idare edici
hükûmet-i cumhuriye : Cumhuriyet hükûmeti
hürriyet-i vicdan : vicdan hürriyeti
ıslah : iyileştirme, düzeltme
kabil-i tevfik : bağdaşan
küfr-ü mutlak : tam bir küfür, inkâr ve hiçbir kutsal değere inanmama
mahveden : yok eden
mazhar-ı enbiya : Peygamberlerin zuhur ettiği, gönderildiği yer
muvaffak : başarılı olma, erişme
mübareze : karşı koyma, çarpışma
müsaade etmek : izin vermek
mütebâki : geri kalan kısım
nâfî : faydalı, yararlı
nazar : bakış, düşünce
prensip : esas, ilke
rıza-yı İlâhî : Allah’ın rızası
risale : mektup; Risale-i Nur’dan herbir bölüm
saadet : mutluluk
salâhat : dindarlıkta çok ileri olma hali
sansür : yayınlanacak bir şeyin kontrol edilmesi
sehiv : hata, yanlışlık
suret : şekil, biçim
tabiiyyun : tabiatçılar, herşeyin tabiatın tesiriyle olduğunu savunanlar
tahakkuk : gerçekleşme
taht-ı tevkif : gözetim altında
takvâ : Allah’tan korkup emir ve yasaklarına titizlikle uyma
tefsir : açıklama, yorum
tetkik : inceleme, araştırma
tevehhüm : zannetme, kuruntuya kapılma
zâhirî : görünen, dış
Zülfikar : Üstad Bediüzzaman’ın Kur’ân’a ve Peygamberimize (a.s.m.) dair olan bir eseri
Yükleniyor...