Yirmi seneden beri münzevî yaşayan ve yirmi sene evvelki Said’in kafasıyla sorduğu bu suallerde bu zamanın tarz-ı telâkkisine uygun gelmeyen kusurlarına bakmamak, insaniyetin muktezasıdır.

Vatan ve millet ve âsâyişin menfaati hesabına bunu da hatırlatmak bir vazife-i vataniyem olması cihetiyle derim: Böyle bize ve Risale-i Nur’a az bir münasebetle taht-ı tevkife alınmak, gücendirmek yüzünden vatana ve âsâyişe dindarâne menfaati bulunan pekçok zâtları idare aleyhine çevirebilir, anarşiliğe meydan verir. Evet, Risale-i Nur ile imanlarını kurtaran ve millete zararsız ve tam menfaattar vaziyete girenler yüz binden çok ziyadedir. Hükûmet-i cumhuriyenin belki her büyük dairesinde ve milletin her tabakasında faideli ve müstakimâne bir surette bulunuyorlar. Bunları gücendirmek değil, belki himaye etmek elzemdir.

Şekvâmızı dinlemeyen ve bizi söyletmeyen ve bahanelerle sıkıştıran bir kısım resmî adamlar, vatan aleyhinde anarşiliğe meydan açıyorlar diye kuvvetli bir vehim hatırımıza geliyor.

Hem maslahat-ı hükûmet namına derim: Madem Beşinci Şuâyı, hem Denizli, hem Ankara mahkemeleri tetkik edip ilişmemişler, bize verdiler. Elbette onu yeniden resmiyete koyup dedikodulara meydan açmamak, idarece zarurîdir. Biz o risaleyi, mahkemelerin ellerine geçmeden ve onu teşhirlerinden evvel gizlediğimiz gibi, Afyon hükûmet ve mahkemesi dahi onu medar-ı sual ve cevap etmemeli. Çünkü kuvvetlidir, reddedilmez. Kablelvuku haber vermiş, doğru çıkmış. Hem hedefi dünya değil; olsa olsa, ölmüş gitmiş bir şahsa, müteaddit mânâlarından bir mânâsı muvafık geliyor. Onun dostluğu taassubuyla o gaybî ihbarı ve mânâyı resmiyete koymamayı ve bizi onunla muaheze etmekle daha ziyade teşhirine yol açmamayı, vatan ve millet ve âsâyiş ve idare hesabına ihtar etmeye vicdanım beni mecbur eyledi.
• • •
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Üçüncü Şuâ / Sonraki Risale: Beşinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

anarşilik : hiçbir kayıt ve kural tanımama, kargaşa çıkarma
âsâyiş : rahat, huzur, barış içinde olma
cihet : yön, taraf
dindarâne : dinine bağlı, dindarca
elzem : çok gerekli olan
evvel : önce
gaybî : bilinmeyen, gayb âlemine ait
himaye : koruma
hükûmet-i cumhuriye : Cumhuriyet hükûmeti
ihbar : haber verme
ihtar : hatırlatma, ikaz
kablelvuku : birşeyi olmadan önce hissetme duygusu
maslahat-ı hükûmet : hükümetin faydası
medar-ı sual ve cevap : soru ve cevap sebebi
menfaat : çıkar
menfaattar : faydalı, yararlı
muaheze : sorgulama, hesaba çekme
mukteza : bir şeyin gereği
muvafık gelmek : uygun olmak, denk gelmek
münasebet : bağlantı, ilişki
münzevî : bir köşeye çekilip ibadetle uğraşan, vaktini ibadetle geçiren
müstakimâne : dosdoğruca
müteaddit : bir çok, çeşitli
namına : adına
risale : mektup; Risale-i Nur’dan herbir bölüm
suret : biçim, görünüş
şekvâ : şikayet
şuâ : ışın, güçlü ışık hüzmesi
taassup : aşırı derecede, körükörüne bağlılık
taht-ı tevkife alınmak : tutuklanmak
tarz-ı telâkki : anlayış tarzı
teşhir : sergileme
tetkik : inceleme, araştırma
vazife-i vataniye : vatan görevi
vehim : varsayım, zan
zarurî : zorunlu, gerekli
ziyade : fazla
Yükleniyor...