Ben iddianameyi nazar-ı itibara alıp cevap vermediğimin sebebi, bizi beraat ettiren üç âdil mahkemenin haysiyetini kırmamak ve ihanet etmemek içindir. Çünkü o mahkemeler, şimdi iddianamedeki esasları tamamıyla inceden inceye tetkikten sonra bize beraat vermişler. Onların beraatini hiçe saymak, adliyenin şerefine ilişmektir.

İkinci nokta: Makam-ı iddia, cerbezesiyle, binler mesail içinde bir-iki meseleye, hatırımıza gelmeyen bazı mânâlar vererek bizi ittiham ediyor. Halbuki o mesâiller Nurun büyük mecmualarında var. Mısır Câmiü’l-Ezher uleması ve Şam-ı Şerif büyük âlimleri ve Mekke-i Mükerreme ve Medine-i Münevverenin müdakkik hocaları ve Halep ve saire, hususan Diyanet Riyasetinin muhakkik âlimleri onları görüp kemâl-i takdirle tahsin ve tasdik ettikleri halde, hocavâri ve âlimâne bazı ilmî itirazları bu iddianamede hayretle ve taaccüple gördüm. Haydi, bazı yanlışlarım bulunsa bile, binler âlimlerin görmedikleri veya ilişmedikleri itiraznamedeki o yanlışlar hakikî olsa da, bir suç olamaz, yalnız ilmî bir hatâ olabilir.

Hem üç mahkeme bütün Risale-i Nuru ve bizleri beraat ettirdi. Yalnız Eskişehir Mahkemesi bir tesettür-ü nisvan meselesine dair Yirmi Dördüncü Lem’anın on beş kelimesini sebep gösterip bana ve yüzde on beş arkadaşıma hafifçe bir ceza verdi. Size takdim ettiğim tetimme-i itirazımda, üç yüz elli bin tefsirin hükmüne ittibâ ile o tefsirim için mahkûmiyetimi, rû-yi zeminde adâlet varsa o hükmü kabul etmez diye yazmışım. Makam-ı iddia, bin dereden su getirir gibi, yirmi seneden beri yazılan kitap ve mektupların bazı cümlelerini zekâvetiyle aleyhimize çevirmeye çalışmış. Halbuki bu noktada bizi beraat ettiren üç değil, belki beş altı mahkeme bu mevhum suçta bize şerik oluyorlar. Ben o âdil mahkemelerin haysiyetine ilişmemek lâzım geliyor diye makam-ı iddiaya hatırlatıyorum.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Üçüncü Şuâ / Sonraki Risale: Beşinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âlim : ilim sahibi, çok bilgili olan
âlimâne : alimcesine
beraat ettirme : temize çıkarma, suçsuz olduğunu bildirme
beraat : temize çıkma, suçsuz olduğunun anlaşılması
cerbeze : hakkı bâtıl, bâtılı hak gösterecek derecedeki aldatma
Diyanet Riyaseti : Diyanet İşleri Başkanlığı
hakikî : gerçek
haysiyet : itibar, şeref, değer
hocavâri : hoca gibi
hususan : bilhassa, özellikle
iddianame : savcının bir dava konusunda hazırladığı iddia ve delilleri içine alan yazısı
ihanet etme : hıyanet etme, arkadan vurma
inkılâp : büyük değişim, devrim
itirazname : itiraz kâğıdı, itiraz dilekçesi
ittiba : tabi olma, uyma
ittiham : suçlama
kemâl-i takdir : eksiksiz bir takdir; çok beğenme
mahkûmiyet : hükümlülük, tutukluluk
makam-ı iddia : iddia makamı, savcılık
mecmua : kitap
Medine-i Münevvere : nurlu ve medenî olan Medine şehri
Mekke-i Mükerreme : aziz, mukaddes Mekke şehri
mesâil : meseleler
mevhum : gerçekte olmadığı halde var sayılan
muhakkik : gerçekleri araştıran ve delilleriyle bilen
müdakkik : dikkatli, araştırıcı
nazar-ı itibar : dikkate alma
rû-yi zemin : yeryüzü
Şam-ı Şerif : şerefli olan şehir; Şam şehri
şeref : onur, kişisel değer
şerik : ortak
taaccüp : şaşma, hayret etme
tahsin etme : güzel bulma, güzelliğini ilân etme
takdim etme : sunma
tasdik etme : doğrulama, onaylama
tefsir : açıklama, yorum
tesettür-ü nisvan : kadınların örtünmesi
tetimme-i itiraz : itiraz dilekçesinin eki, ilâvesi
tetkik : inceleme, araştırma
ulema : alimler
vesaire : ve diğerleri
zekâvet : zeki oluş, kurnazlık
Yükleniyor...