“Madem ki sizin elinizdeki nurdur. Nurdan zarar gelmez. Neden arkadaşlarınıza ihtiyat tavsiye ediyorsunuz?” Bu suale karşı muhtasar cevabım şudur:

“Baştaki başların bir kısmı sarhoştur, okumaz. Okusa da anlamaz, yanlış mânâ verip ilişir. İlişmemek için, aklı başına gelinceye kadar göstermemek lâzımdır. Onun için kardeşlerime tavsiye ediyorum ki, ihtiyat etsinler, nâehillerin ellerine hakikatleri vermesinler” denilmektedir.
• • •
Tesettür, Kur’ân’ın emri ve çok kuvvetli cevabı verilmiş ve eski yazılmış ve cezayı çektirmişken yine suç yapmaları ve İhtiyar Lem’asından gayet kıymetli ve herkese menfaatli ve Rehberde yazılmış bir hakikatin yalnız başını yazıp bir suç mevzuu diye müsaderesine yürümek gösteriyor ki, medar-ı tenkit birşey bulamıyorlar.
Yirmi Dördüncü Lem’ada, tesettür hakkında, tesettür Kur’ân’ın emri olduğunu izahtan sonra, “Mesmuatıma göre, merkez-i hükûmette, çarşı içinde, gündüzde, ahalinin gözleri önünde, gayet âdi bir kundura boyacısı, dünyaca rütbeten büyük bir adamın açık bacaklı karısına sarkıntılık etmesi, tesettür aleyhinde olanların hayâsız yüzlerine bir şamar vuruyor” denilmektedir.

Yirmi Altıncı Lem’a, ihtiyarlar hakkında, “Ankara’nın eskimiş kal’asının başına çıktım. O kal’a tahaccür etmiş hâdisât-ı tarihiye suretinde bana göründü. Benim ihtiyarlığım, kal’anın ihtiyarlığı, şanlı Osmanlı Devletinin ihtiyarlığı, hilâfet saltanatının vefatı bana gayet hazîn geldi. Firkatli bir hâlet içinde, geçmiş zamanın derelerine ve gelecek zamanın tepelerine baktım. Mazi, teselli yerine dehşet verdi; istikbal, benim ve emsâlimin ve nesl-i âtinin büyük ve karanlık bir kabri suretinde göründü. Hazır günüme baktım. Ölümle bir hareket-i mezbuhânenin ıztırabını çeken cismimin cenazesini taşıyan bir tabut suretinde göründü” denilmektedir.
• • •
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Üçüncü Şuâ / Sonraki Risale: Beşinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âdi : basit, değersiz
ahali : halk
emsâl : benzerler
firkat : ayrılık
gayet : son derece
hâdisât-ı tarihiye : tarihî olaylar
hakaik-i şeriat : şeriatın hakikatleri
hakikat : doğru gerçek
hâlet : durum, hâl
hareket-i mezbuhâne : can çekişme hâli
hayâsız : utanmayan, utanmaz
hazîn : hüzün veren
hilâfet : birisinin yerine geçme; Peygamberimizin (a.s.m.) vekili olarak Müslümanların din ve dünya işlerinin tedbirini gören genel başkanlık makamı
ıztırap : ıstırap, aşırı elem, sıkıntı
İhtiyar Lem’ası : ihtiyarlığın çeşitli yönlerinin anlatıldığı eser; Yirmi Altıncı Lem’a
ihtiyat : önlem alma, tedbirli hareket etme
istikbal : gelecek zaman
izah : açıklama
izale : ortadan kaldırma, giderme
mazi : geçmiş zaman
medar-ı tenkit : tenkit sebebi
menfaatli : yararlı
merkez-i hükûmet : hükümet merkezi
mesmuat : işitilenler
mevzu : konu, bahis
muhtasar : kısa, özet
müsadere : yasak edilen bir şeyin kanuna göre elden alınması
nâehiller : ehil olmayan, işten anlamayan
nesl-i âti : gelecek nesil
rahmet : merhamet, ihsan, bağış
Rehber : Gençlik Rehberi adlı eser
rütbeten : rütbece, makam olarak
saltanat : egemenlik, hâkimiyet
suret : biçim, şekil
tahaccür : taşlaşma
tesettür : örtünme
Yükleniyor...