On ikinci sahifede: “Risale-i Nur’a hizmet eden birisine denilse: ‘Risale-i Nur yerine şu kitapları kopya et de, Ford’un servetini sana vereyim.’ O, Risale-i Nur satırlarından kaleminin ucunu bile kaldırmadan şöyle cevap verir: ‘Dünya servet ve saltanatının hepsini verseniz kabul etmem.”

On beşinci sahifede: “Dürüst fikirli yazarlara bağlılığımızın derecesi yüz ise, Bediüzzaman gibi dünya ve âhiretimize rehberlik eden büyük bir şahsiyete bir kentrilyondur, sonsuzdur.”

On ikinci sahifede: “Risale-i Nurun şahs-ı mânevîsi, asrın içtimaî ve ruhî ve dinî hastalıklarını teşhis etmiş ve müzminleşmiş içtimaî illetleri tedavi edecek şekilde Kur’ân-ı Hakîmin hakikatlerini, İlâhî bir emirle, bu zamanda yaşayan bütün insanlara arz etmiştir.”

Kırk dördüncü sahifede: “Bediüzzaman, bu risaleleri bir sene okuyan bu zamanın mühim bir âlimi olabilir demiştir. Evet, öyledir.”

Elli dördüncü sahifede: “Risale-i Nur okuyan hâkimlerin isabetsiz karar verdikleri görülmüyor” denilmektedir.
• • •
Bu gelen parça tam lehimde ve ayn-ı hakikat iken, kararnamede suç mevzuları içine konulmamalıydı.
Ahmet Feyzi’nin eserinin bir kısmını tâdil ettiğini, fakat bir kısmının da aceleye geldiğinden tâdil edemeden gönderdiğini, “Dine ve terbiye-i Muhammediye’ye (a.s.m.) zehir diyen Saraçoğlu’nu bırakıp, hakikat-ı Kur’âniyeyi güneş gibi gösteren Siracü’n-Nur ile münakaşa etmek, onun müsaderesine yardım etmek demek olduğunu beyan ediyoruz” denmektedir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Üçüncü Şuâ / Sonraki Risale: Beşinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âhiret : öteki dünya, öldükten sonraki sonsuz hayat
âlim : ilim sahibi, çok bilgili olan
arz etmek : söylemek, ifade etmek
asır : yüzyıl
ayn-ı hakikat : gerçeğin ta kendisi
beyan : açıklama, anlatma
hakikat : doru gerçek
hakikat-ı Kur’âniye : Kur’ân’ın hakikati, öz mânâsı
ibraz : gösterme, ortaya koyma
içtimaî : sosyal, toplumsal
ihtar : hatırlatma, ikaz
illet : hastalık
iştigal : meşgul olma, uğraşma
kararname : suçlama veya aklamaya dair resmi yazı
Kur’ân-ı Hakîm : her âyet ve sûresinde sayısız hikmet ve faydalar bulunan Kur’ân
mevzu : konu, bahis
müdafaa : savunma
müellif : telif eden, kitap yazan
mühim : önemli
münakaşa : tartışma
müsadere : yasak edilen bir şeyin kanuna göre elden alınması
müzmin : iyice yerleşmiş, kronik
neticeten : sonuç olarak
risale : mektup; Risale-i Nur’dan herbir bölüm
ruhî : ruhla ilgili
saltanat : egemenlik, hâkimiyet
servet : zenginlik
Siracü’n-Nur : Nur kandili, Risale-i Nur’un diğer ismi
şâheser : büyük eser, baş yapıt
şahs-ı mânevî : belli bir kişi olmayıp bir topluluktan meydana gelen mânevî kişilik
şakirt : öğrenci, talebe
tâdil : düzeltme, değiştirme
tecavüz : haddi aşma, ileri gitme,saldırı
terbiye-i Muhammediye : Hz. Muhammed’in insanlığa getirdiği terbiye
teşhis : tanımlamak
Yükleniyor...