بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 1
Aziz, sıddık kardeşlerim;

Evvelâ: 2 اَلْخَيْرُ فِيمَا اخْتَارَهُ اللّٰهُ sırrıyla, inşaallah mahkememizin tehirinde ve tahliye olan kardeşlerimizin yine mahkeme gününde burada bulunmalarında büyük hayırlar var. Evet, Risale-i Nur’un meselesi, âlem-i İslâmda, hususan bu memlekette küllî bir ehemmiyeti bulunduğundan böyle heyecanlı toplamalarla umumun nazar-ı dikkatini Nur hakikatlerine celb etmek lâzımdır ki, ümidimizin ve ihtiyatımızın ve gizlememizin ve muarızların küçültmelerinin fevkinde ve ihtiyarımızın haricinde böyle şâşaa ile Risale-i Nur kendi derslerini dost ve düşmana âşikâren veriyor. En mahrem sırlarını en nâmahremlere çekinmeyerek gösteriyor. Madem hakikat budur; biz küçücük sıkıntılarımızı “kinin” gibi bir acı ilâç bilip sabır ve şükretmeliyiz, “Yâhu bu da geçer” demeliyiz.

Saniyen: Bu medrese-i Yusufiyenin nâzırına yazdım: Ben Rusya’da esirken, en evvel bolşevizmin fırtınası hapishanelerden başladığı gibi, Fransız İhtilâl-i Kebîri dahi en evvel hapishanelerden ve tarihlerde serseri namıyla yad edilen mahpuslardan çıkmasına binaen, biz Nur şakirtleri, hem Eskişehir, hem Denizli, hem burada mümkün oldukça mahpusların ıslahına çalıştık. Eskişehir ve Denizli’de tam faidesi görüldü. Burada daha ziyade faide olacak ki, bu nazik zaman ve zeminde Nurun dersleriyle geçen fırtınacık HAŞİYE yüzden bire indi. Yoksa ihtilâftan ve böyle hâdiselerden istifade eden ve fırsat bekleyen haricî muzır cereyanlar, o baruta ateş atıp bir yangın çıkacaktı.
Said Nursî
• • •
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 3
Aziz, sıddık, sarsılmaz, sıkıntıdan usanıp bizlerden çekilmez kardeşlerim; Şimdi maddî, mânevî bir sıkıntıdan nefsim sizin hesabınıza beni mahzun eylerken, birden kalbe geldi ki, hem senin, hem buradaki kardeşlerin tek birisiyle yakında görüşmek için bu zahmet ve meşakkatin başka surette on mislini çekseydiniz çekseydiniz yine ucuz olurdu.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
2 : Gerçek hayır Allah’ın seçtiği şeydedir.
HAŞİYE : Bu fırtına ise, Afyon hapsinde bir isyan çıktı, hiçbir Nur talebesi karışmadı.
3 : Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Üçüncü Şuâ / Sonraki Risale: Beşinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âlem-i İslâm : İslâm dünyası
âşikâren : açıkça
aziz : izzetli, şerefli, çok değerli
binaen : -dayanarak
cereyan : akım
evvel : önce
fevkinde : üstünde
hâdise : olay
hakikat : doğru gerçek, asıl
haricî : dışa ait
haricinde : dışında
haşiye : dipnot
hususan : bilhassa, özellikle
ıslah : düzeltme, iyileştirme
ihtilâf : anlaşmazlık, uyuşmazlık
ihtiyar : irade, dileme, tercih
ihtiyat : önlem alma, tedbirli hareket etme
istifade eden : faydalanan, yararlanan
kinin : ateşli hastalıkların ve özellikle sıtmanın tedavisinde kullanılan bir tür bitki
küllî : geniş, kapsamlı
mahpus : hapsedilmiş, tutuklu
mahrem : gizli
mahzun : hüzünlü
medrese-i Yusufiye : Hz. Yusuf’un (a.s.) hapiste kalmasına benzetilerek, iman ve Kur’ân hizmetinden dolayı tutuklananların hapsedildiği yer mânâsında hapishane
meşakkat : güçlük, sıkıntı
muarız : karşı gelen
muzır : zararlı
nâmahrem : gizli olmayan
namıyla : adıyla
nazar-ı dikkati celb etmek : dikkat çekmek
nâzır : bakıcı, gözetleyici
nazik : ince, hassas
nefs : kişinin kendisi
sabır : acıya ve zorluğa katlanma
saniyen : ikinci olarak
sıddık : çok doğru ve bağlı
suret : şekil, biçim
şakirt : öğrenci, talebe
şâşaa : gösteriş, göz alıcılık
şükür : Allah’ın (c.c.) nimetlerine karşı memnunluk gösterme; Allah’a teşekkür etme
umum : bütün, genel
yad edilen : anılan
zemin : yer, dünya
ziyade : çok
Yükleniyor...