Aziz, sıddık kardeşim Refet Bey; Kur’ân-ı Azîmüşşânın hürmetine ve alâka-i Kur’âniyenizin hakkına ve Nurlarla yirmi sene zarfında imana hizmetinizin şerefine, çabuk bu dehşetli, zâhiren küçücük, fakat vaziyetimizin nezaketine binaen pek elîm ve feci ve bizi mahva çalışan gizli münafıklara büyük bir yardım olan birbirinden küsmekten ve baruta ateş atmak hükmündeki gücenmekten vazgeçiniz ve geçiriniz. Yoksa, bir dirhem şahsî hak yüzünden bizlere ve hizmet-i Kur’âniyeye ve imaniyeye yüz batman zarar gelmesi—şimdilik—ihtimali pek kavîdir. Sizi kasemle temin ederim ki, biriniz bana en büyük bir hakaret yapsa ve şahsımın haysiyetini bütün bütün kırsa, fakat hizmet-i Kur’âniye ve imaniye ve Nuriyeden vazgeçmezse, ben onu helâl ederim, barışırım, gücenmemeye çalışırım. Madem cüz’î bir yabanîlikten düşmanlarımız istifadeye çalıştıklarını biliyorsunuz, çabuk barışınız. Mânâsız, çok zararlı nazlanmaktan vazgeçiniz. Yoksa, bir kısmımız Şemsi, Şefik, Tevfik gibi, muarızlara sureten iltihak edip, hizmet-i imaniyemize büyük bir zarar ve noksaniyet olacak. Madem inâyet-i İlâhiye şimdiye kadar bir zayiata bedel çokları o sistemde vermiş. İnşaallah yine imdadımıza yetişir.
Said Nursî
• • •
Aziz, sıddık kardeşlerim; Müdür, Âyetü’l-Kübrâ ve Rehberi çok beğenmiş. Şimdi Asâ-yı Mûsâ ve Zülfikar’ı istiyor. Ben de söz verdim, “Sana getireceğim.” Eğer burada, Afyon’da varsa; bir Asâ-yı Mûsâ, bir Zülfikar (ciltli, büyük), bir Rehber, bir Âyetü’l-Kübrâ ısmarlayınız.
Said Nursî
• • •
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Üçüncü Şuâ / Sonraki Risale: Beşinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

alâkadar : alâkalı, ilgili
alâka-i Kur’âniye : Kur’ân’a olan ilgi
âlim : ilim sahibi, çok bilgili olan
Asâ-yı Mûsâ : Mûsâ’nın Asâsı anlamına gelen Risale-i Nur’da yer alan bir eser
Âyetü’l-Kübrâ : en büyük delil anlamına gelen Risale-i Nur’da bir bölüm; Yedinci Şua
aziz : izzetli, şerefli, çok değerli
batman : çok; eskiden kullanılan ve 8 kiloluk ağırlığa karşılık gelen bir ölçü birimi
binaen : -dayanarak, dolayı
cüz’î : küçük, ferdî
dirhem : çok az, azıcık; eskiden kullanılan ve 3 gramlık ağırlığa karşılık gelen bir ölçü birimi
Diyanet Dairesi : Diyanet İşleri Başkanlığı
elîm : acı ve sıkıntı veren
gücenme : darılma
haysiyet : itibar, şeref
hizmet-i imâniye : iman hizmeti
hizmet-i Kur’âniye ve imaniye ve Nuriye : iman, Kur’ân ve Risale-i Nur hizmeti
hizmet-i Kur’âniye : Kur’ân hizmeti
hürmet : saygı
iltihak : katılma
imdad : yardım
inâyet-i İlâhiye : Allah’ın inayeti, yardımı, şefkatle ilgilenmesi
inşaallah : Allah’ın izniyle
kasem : yemin
kavî : kuvvetli, güçlü
Kur’ân-ı Azimüşşân : şânı yüce olan Kur’ân
mahv : bozulma, yok olma
meâl : anlam
muarız : karşı gelen
münafık : iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen kimse
nezaket : incelik, hassasiyet
Rehber : Risale-i Nur’da yer alan Gençlik Rehberi adlı eser
sıddık : çok doğru ve bağlı
sureten : görünüşte
şekvâ : şikayet
şeref : yükseklik, yücelik, büyüklük
temin etme : güven hissi verme
zâhiren : görünürde
zarfında : içinde
zayiat : kayıplar
Zülfikar : Üstad Bediüzzaman’ın Kur’ân’a ve Peygamberimize (a.s.m.) dair olan bir eseri
Yükleniyor...