Aziz, sıddık kardeşlerim; evvelâ: Hakkımda gazete münasebetiyle şimdi ihtar edildi ki: Rus’un cebbar bir kumandanı, gösterdiğin izzet-i imaniye karşısında hiddetini bırakıp tarziye verdiği halde, Risale-i Nur’un gayet kuvvetli, şahsımın yüz derece fevkinde hâlisâne salâbet-i imaniye derslerini gören resmî memurlar kalben insafa gelmezler ve inadında devam etseler, elbette Cehennemden başka hiç bir ceza onları temizlemez. Muvakkat bir ömürde bu azîm hatânın cezası yerleşmez. Çünkü bir yağ bozulsa, daha yenilmez. Süt, yoğurt gibi değil. İnşaallah Nurlar onların çoğunu bozulmadan kurtarmış.

Saniyen: Mehmed Feyzi, Bedriye’ye yazsın ki, ben onun mektubunda bulunan bütünleri duama dahil ediyorum; onlar da bana dua etsinler.
Said Nursî
• • •

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 1
Aziz, sıddık kardeşlerim; evvelâ: Medar-ı ibret ve hayret iki esaretimde şahsıma karşı bir muameleyi beyan etmek ihtar edildi. Şöyle ki: Rusya’da, Kosturma’da, doksan esir zabitlerimizle beraber bir koğuşta idik. Ben o zabitlerimize ara sıra ders veriyordum. Bir gün Rus kumandanı geldi, gördü, dedi: “Bu Kürt, gönüllü alay kumandanı olup çok askerimizi kesmiş. Şimdi de burada siyasî ders veriyor. Ben yasak ediyorum, ders vermesin.” İki gün sonra geldi, dedi: “Madem dersiniz siyasî değil, belki dinîdir, ahlâkîdir; dersine devam eyle” izin verdi.

İkinci esaretimde, bu hapiste iken yirmi sene derslerimi dinlemiş ve benden daha güzel ders veren bir has kardeşimin ve zarurî hizmetimi gören hizmetçilerimin benim yanıma gelmeleri adliye memuru tarafından yasak edildi, tâ benden ders almasınlar. Halbuki Nur Risaleleri başka derslere hiç ihtiyaç bırakmıyor ve hiçbir dersimiz kalmamış ve hiçbir sırrımız gizli kalmamış. Her ne ise, bu uzun kıssayı kısa kesmeye bir hal sebep oldu.
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Üçüncü Şuâ / Sonraki Risale: Beşinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

alay : üç taburdan oluşan askerî topluluk
azîm : büyük
aziz : izzetli, şerefli, çok değerli
beyan : açıklama
cebbar : zorba, zalim
esaret : esirlik
esir : tutsak, savaşta yakalanan düşman askeri
evvelâ : ilk olarak
fevkinde : üstünde
hâlisâne : samimî, ihlâsla
has : özel, kıymetli ve ileri gelen mühim yakınlar topluluğu
hiddet : öfke, kızgınlık
ihtar : hatırlatma, ikaz
inşaallah : Allah’ın izniyle
izzet-i imaniye : imanın gerektirdiği vakar ve izzetli davranış
kıssa : hikâye, baştan geçen olay, mâcerâ
medar-ı ibret ve hayret : ibret ve hayret vesilesi
muvakkat : geçici
münasebetiyle : dolayısıyla
salâbet-i imaniye : imanın kazandırdığı ve gerektirdiği cesâret
saniyen : ikinci olarak
sıddık : çok doğru ve bağlı
tarziye : özür dilemek
zabit : subay
zarurî : zorunlu, gerekli
Yükleniyor...