بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 1

Sıkıntılı musibetlerimi hiçe indiren bir hakikatli tesellidir.

Birinci: Hakkımızda zahmet rahmete dönmesi.

İkinci: Kader adaleti içinde rıza ve teslim ferahı.

Üçüncü: İnâyet-i hassanın Nurcular hakkında hususiyetindeki sevinç.

Dördüncü: Geçici olmasından zevâlinde lezzet.

Beşinci: Ehemmiyetli sevaplar.

Altıncı: Vazife-i İlâhiyeye karışmamak.

Yedinci: En şiddetli hücumda en az meşakkat ve küçük yaralar.

Sekizinci: Sair musibetzedelere nisbeten çok derece hafif olması.

Dokuzuncu: Nur ve iman hizmetinde şiddetli imtihandan çıkan yüksek ilânatın tesiratındaki sürur.

Dokuz adet mânevî sevinçler, öyle teskin edici bir merhem ve tatlı bir ilâçtır ki, tarif edilmez, ağır elemlerimizi teskin ediyor.
Said Nursî
• • •
Aziz, sıddık, metin kardeşlerim; On aydan beri münafıkların bir resmî memuru elde edip bütün desiseleriyle yaptıkları hücum en küçük bir şakirdi sarsmadı. O iftiraları hiç hükmündedir. İspat ettiğimiz onun yüz yalanına karşı, bir gazetenin sabık valinin tekaüde sevkini bir mektubumuzda bulup hilâf-ı vâkidir diye birtek yanlış bulmuş. Halbuki o yanlış o gazeteye aittir. Her ne ise, böylelerden böyle iftiralar, binden bir tesiri bize olmadığı gibi, inşaallah daire-i Nura da zararı olmayacak. Size söylediğim gibi, memurun iftiranamesine çok ehemmiyet vermeyiniz, zihninizi bulandırmasın. Eğer müdafaatımda cevabı bulunmayan kanunî nokta varsa, kısa cevap verirsiniz. Hem deyiniz: “Said der ki: Bizi ve Nurları beraat ettiren üç mahkemeyi kızdırmamak, tenkis etmemek için o garazkârâne iddianameye karşı cevap verip ehemmiyet vermeyeceğim. Büyük müdafaatım, hususan on vech ile kanunsuzluğa tam ve mükemmel bir cevaptır.”
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Üçüncü Şuâ / Sonraki Risale: Beşinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

evvelâ : ilk olarak
ferah : sevinç, rahat, huzur
habbeyi kubbe yapma : küçük bir şeyi büyütme, abartma
had : sınır, yetki
hakikatli : aslı esası olan, gerçek
hararetli : sıcak, samimî
hususiyet : özel olma, hususîlik
hüsn-ü zan : güzel düşünce
ihtiyat : önlem alma, tedbirli hareket etme
inâyet-i hassa : özel yardım
inşaallah : Allah’ın izniyle
kader : Allah’ın meydana gelecek herşeyi olmadan önce takdir etmesi, plânlaması
merhum : rahmete kavuşmuş, vefat etmiş
musibet : belâ, dert, felâket
nâşir : neşreden, yazıp yayan
nazik : hassas
rahmet : merhamet, ihsan, bağış
rıza : memnuniyet
saniyen : ikinci olarak
zahmet : eziyet, sıkıntı
zevâl : batış, koyboluş
zındık : dinsiz
ziyade : çok
aziz : izzetli, şerefli, çok değerli
beraat ettirme : temize çıkarma, suçsuz olduğunu bildirme
daire-i Nur : Risale-i Nur dairesi
desise : hile, aldatma
elem : acı, keder, sıkıntı
evvelâ : ilk olarak
garazkârâne : garaz edercesine, kin tutarcasına
hilâf-ı vaki : gerçeğe aykırı
hususan : bilhassa, özellikle
hücum : saldırı
iddianame : savcının bir dava konusunda hazırladığı iddia ve delilleri içine alan yazısı
iftiraname : iftira yazısı
ilânat : ilânlar, duyurular
inâyet : lütuf, iyilik, yardım
inşaallah : Allah’ın izniyle
kanunî : kanun yoluyla
mahkeme-i kübrâ : âhirette Allah’ın huzurunda kurulacak olan büyük mahkeme
meşakkat : güçlük, sıkıntı
metin : sağlam, kuvvetli
musibetzede : belâya, sıkıntıya düşmüş olan kimse
müdafaat : müdafaalar, savunmalar
müfteriyâne : iftira ederek
münafık : iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen kimse
nisbeten : oranla
reis : başkan
sabık : geçen, önceki
sair : diğer, başka
sevk etme : gönderme
sıddık : çok doğru ve bağlı
sürur : mutluluk, sevinç
şakird : talebe, öğrenci
tekaüd : emekliye ayrılma
tenkis etme : eksiltme, değerini düşürme
tesir : etki
tesirat : tesirler, etkiler
teskin : sakinleştirme, rahatlatma
vazife-i İlâhiye : doğrudan doğruya Allah’a ait olan iş
vecih : şekil, tarz
Yükleniyor...