Bunun için, sizlerin Bediüzzaman ve Risale-i Nur şakirtlerine vereceğiniz beraat kararını bütün bir millet bekleşiyor. Eğer Said Nursî, talebelerine musibet zamanında sabır ve tahammül ve itidal telkin etmemiş olsaydı; gönüllü alay kumandanı olarak harbe iştirak ettiği zaman topladığı talebeleri gibi hürmetkâr olan binler Risale-i Nur şakirtleri, Afyon tepelerine kuracakları çadırlar içerisinde, Afyon Ağırceza Mahkemesinin beraat kararını bekleyeceklerdi.

Said Nursî ve Risale-i Nur şakirtlerinin çalışmalarını, kanun çerçevesine alınıp gizli cemiyet olduğu ispat edilemiyor. Neden ispat edilemiyor? Acaba vukuflu bir adliyeci olmakla baş müddeiumumîliğe kadar yükselen bir şahıs, bu ispatı kanunla yapmaktan âciz midir? Hayır, kat’iyen âciz değildir. Ortada gizli bir cemiyet diyecek bir teşkilât yoktur. Ve onun için cemiyetçilik ispat edilemiyor.

Savcının evvelen, “Nur talebeleri bir cemiyet değildir” diye kanun dairesindeki tam görüş ve isabetle verdiği hükmü, biraz sonra her nedense “cemiyettir” diye iddia etmesi bir tenakuzdur, elbette hükümsüzdür. Heyet-i hâkimenin gayet açık olan bu hakikati idrak ederek “Gizli cemiyet yoktur” diye karar vereceğinden emin bulunmaktayız.

Sayın hâkimler; Teessür ve ıztırap karşısında kalbden bir parça kopsaydı, “Bir genç dinsiz olmuş” haberi karşısında o kalbin atom zerrâtı adedince param parça olması lâzım gelir. İşte sizin vereceğiniz beraat kararı, İslâm gençliğinin, İslâm dünyasının bu dehşetli âfetten tesirli bir şekilde kurtulmasına sebep olacaktır. Ve beni Bediüzzaman ve onun eserlerine kopmaz bir bağla bağlayan sâikten biri de budur.

Risale-i Nur’un serbestiyetine vereceğiniz beraat kararı, bütün Türk gençliğini ve bütün Müslümanları dinsizlik fecaatinden kurtaracaktır. Zira yüksek hakikatler hazinesi olan Risale-i Nur, hiç şeksiz ve şüphesiz, elbette bir gün olup bütün dünya âleminde tanınacaktır. Bu itibarla sizler insanlığın takdirine mazhar olacaksınız. Sizin vereceğiniz beraat kararı, hal ve istikbalde nesilleri minnettar ve müteşekkir edecek ve Risale-i Nur okunup azîm faidelere nail olundukça takdirle yad edileceksiniz.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Üçüncü Şuâ / Sonraki Risale: Beşinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âciz : güçsüz, zayıf
âfet : felâket, musibet, yıkım
alay : üç taburdan oluşan askerî topluluk
âlem : dünya, kâinat
azîm : büyük
beraat : temize çıkma, suçsuz olduğunun anlaşılması
cemiyet : topluluk, dernek
cemiyetçilik : cemiyet taraftarlığı, dernek üyeliği
evvelen : ilk olarak
fecaat : felâket, yürekler acısı kötü durum
gayet : çok, oldukça
hakikat : doğru gerçek
hâl : şimdiki zaman
harb : savaş
heyet-i hâkime : hakimler kurulu
hürmetkâr : saygılı
ıztırap : ıstırap, sıkıntı, aşırı elem
idrak : anlayış, kavrayış
istikbal : gelecek zaman
iştirak : katılma
itibar : özellik
itidal : soğukkanlılık, hemen tepki vermeme hali
mazhar : erişme, nail olma
minnettar : şükran duymak, iyilik karşısında kendini borçlu hissetmek
musibet : belâ, felaket, sıkıntı
müddeiumumîlik : savcılık
müteşekkir : teşekkür eden, şükreden
nail olma : erişme
nesil : kuşak
sabır : acıya ve zorluğa katlanma
sâik : sevk eden, sürükleyen
serbestiyet : serbestlik
şakirt : öğrenci, talebe
tahammül : dayanma, katlanma
takdir : beğeniyi dile getiren ifade
teessür : üzüntü
telkin : bir fikri kabul ettirme, aşılama
tenakuz : birbirine zıt konuşma, sözün birbirini tutmaması
teşkilât : yapı, kuruluş
vukuflu : bilen, bilgili
yad edilmek : anılmak
zira : çünkü
Yükleniyor...