Mustafa Osman’ın müdafaasıdır.

Afyon Ağırceza Mahkemesine; Gizli cemiyet kurmak ve dinî hissiyatı âlet ederek devletin emniyetini bozabilecek hareketlerde bulunmaktan zanlı Bediüzzaman Said Nursî’nin, rejim aleyhindeki mevhum faaliyetine iştirak ettiğim iddia edilerek suç konusu olarak gösterilen meselelere karşı derim ki:

1. Evet, ben de birçok Nur talebeleri gibi hakikî Türklüğe ve İslâmiyete yaraşan ve tarihî bir şeref ve faziletimiz olan terbiye-i medeniye-i diniyeyi ve millî bir şiar olan ahlâk-ı Kur’âniyeyi öğrenerek vatan ve millete faideli bir uzuv olmak ve yabancı ideolojilerin tesiratından korunarak din ve imanımı muhafaza ve öğrenmek kastıyla Nur Risalelerini tedarik ederek okumaya başladım. Ecdadımızın, tarihlere şan salıp nam veren ahlâk ve şerefini pâyimâl eden sefahet ve rezaletin ve ahlâk-ı seyyienin cemiyet hayatını zehirlediği ve kötü ahlâk sahiplerini dahi iğrendirecek derecede sokaklara kadar sardığı ve efkâr-ı âmmeyi telâşa düşürdüğü ve her sınıf ailenin ocağı başında dedikodu mevzuu olduğu ve efkâr-ı âmmenin bir dili mahiyetindeki gazete ve mecmuaların ahlâk zabıtası haberleri şeklinde ve muhtelif mevzulardaki tenkitlerine sebep olan bu elîm ahvâlin pek sür’atle genişlediği ve âdetâ umumîleşmek istidadını gösterdiği bir devrede, düştüğüm ahlâksızlık uçurumundan dinî, ahlâkî, içtimaî, edebî dersleriyle, her müslim okuyucusunu kurtardığı gibi beni de kurtaran Risale-i Nur Külliyatını okumak ve benim bu eserleri okuduğumu bilen ve işiten...
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Üçüncü Şuâ / Sonraki Risale: Beşinci Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ahlâk-ı Kur’âniye : Kur’ân ahlâkı
ahlâk-ı seyyie : kötü ahlâk
ahvâl : hâller, davranışlar
arz etmek : söylemek, ifade etmek
cemiyet : dernek, topluluk
cürüm : suç
ecdad : atalar, cedler
edebî : görgü ve ahlâk kurallarıyla ilgili
efkâr-ı âmme : kamuoyu
elîm : acı ve sıkıntı veren
emniyet : güvenlik
faaliyet : icraat, çalışma
fazilet : güzel ahlâk, üstün meziyet, erdem
hakikî : asıl, gerçek
hissiyat : hisler, duygular
içtimaî : toplumsal
istidat : kàbiliyet
iştirak etmek : katılmak
kemâl-i rıza-yı kalb : tam kalp rızası, memnuniyeti
mahiyet : özellik, nitelik
mecmua : kitap, dergi
mevhum : gerçekte olmadığı halde varsayılan
mevkuf : tevkif edilmiş, tutuklu
mevzu : bahis, konu
muhafaza : koruma
muhtelif : çeşitli, değişik
müdafaa : savunma
nam : ad, isim
nazarınızda : görüşünüzde
pâyimâl eden : ayak altına alan, mahveden
rejim : yönetim şekli
sefahet : yasak zevk ve eğlencelere düşkünlük, ahlâksızca davranış
şeref : yükseklik, yücelik, itibar
şiâr : prensip, nişan, ayırt edici iyi âdet
tâdât : sayma
tedarik : elde etme
tenkit : eleştiri
terbiye-i medeniye-i diniye : dinin verdiği medenî terbiye
tesirat : tesirler, etkiler
teşkil : oluşturma, meydana getirme
umumîleşmek : genelleşmek
uzuv : organ, üye
zanlı : şüpheli
zikir : anma, ifade etme
Yükleniyor...