بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 1

Efendiler; Çok emarelerle kat’î kanaatim gelmiş ki, hükümet hesabına, hissiyat-ı diniyeyi âlet ederek emniyet-i dahiliyeyi ihlâl etmek için bize hücum edilmiyor. Belki bu yalancı perde altında, zındıka hesabına, bizim, imanımız için ve imana ve emniyete hizmetimiz için bize hücum edildiğine çok hüccetlerden bir hücceti şudur ki:

Yirmi sene zarfında, Risale-i Nur’un yirmi bin nüshaları ve parçalarını yirmi bin adamlar okuyup kabul ettikleri halde, Risale-i Nur’un şakirtleri tarafından emniyetin ihlâline dair hiçbir vukuat olmamış ve hükümet kaydetmemiş ve eski ve yeni iki mahkeme bulmamış. Halbuki, böyle kesretli ve kuvvetli propaganda, yirmi günde vukuatlarla kendini gösterecekti. Demek hürriyet-i vicdan prensibine zıt olarak, bütün dindar nasihatçilere şâmil, lâstikli bir kanunun yüz altmış üç (163)’üncü maddesi sahte bir maskedir. Zındıklar, bazı erkân-ı hükümeti iğfal ederek, adliyeyi şaşırtıp, bizi herhalde ezmek istiyorlar.

Madem hakikat budur; biz de bütün kuvvetimizle deriz: Ey dinini dünyaya satan ve küfr-ü mutlaka düşen bedbahtlar! Elinizden ne gelirse yapınız. Dünyanız başınızı yesin ve yiyecek. Yüzer milyon kahraman başlar feda oldukları bir kudsî hakikate başımız dahi feda olsun! Her ceza ve idamınıza hazırız. Hapsin harici, bu vaziyette, yüz derece dahilinden daha fenadır. Bize karşı gelen böyle bir istibdad-ı mutlak altında hiçbir hürriyet -ne hürriyet-i ilmiye, ne hürriyet-i vicdan, ne hürriyet-i diniye- olmamasından, ehl-i namus ve diyanet ve taraftar-ı hürriyet olanlara ya ölmek veya hapse girmekten başka bir çare kalmaz. Biz de 2 اِنَّا ِللّٰهِ وَاِنَّا اِلَيْهِ رَاجِعُونَ diyerek Rabbimize dayanıyoruz.
Mevkuf
Said Nursî

• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
2 : “Biz Allah’ın kullarıyız; sonunda yine Ona döneceğiz.” Bakara Sûresi, 2:156.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On Birinci Şuâ / Sonraki Risale: On Üçüncü Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

bedbaht : kötü bahtlı, talihsiz
diyanet : din, dindarlık
ehl-i namus : namus sahibi
emare : belirti, işaret
emniyet : güven
emniyet-i dahiliye : iç güven
erkân-ı hükümet : hükümetin ileri gelenleri, esas üyeler
hissiyat-ı diniye : dini hisler, duygular
hüccet : güçlü kanıt, delil
hücum : saldırı
hürriyet-i diniye : din özgürlüğü
hürriyet-i ilmiye : bilgi edinme özgürlüğü, ilim serbestliği
hürriyet-i vicdan : vicdan hürriyeti
iğfal : gaflete düşürerek kandırma, aldatma
ihlâl : bozma, karıştırma
istibdâd-ı mutlak : tam ve sınırsız bir baskı, mutlak diktatörlük
kanaat : inanç, tatmin
kat’î : kesin olarak
kesretli : çok
kudsî : her türlü kusur ve noksandan uzak, kutsal
küfr-ü mutlak : tam anlamıyla inkâr, dinle ilgili her şeyi reddetme
mevkuf : tevkif edilmiş, tutuklu
nasihatçi : öğüt veren
nüsha : kopya
prensib : kural, düstur
propaganda : bir şeyin kıymetini artırmak için yapılan konuşma ve eylem
Rab : herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri veren, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulunduran Allah
şakirt : talebe, öğrenci
şamil : içine alan, kapsamlı
taraftar-ı hürriyet : özgürlük taraftarı
vukuat : meydana gelen olaylar
zarfında : içinde
zındık : dinsiz
zındıka : dinsizlik, inançsızlık
Yükleniyor...