Aziz, sıddık kardeşlerim; Ben, şimdiye kadar Nur fabrika dairesinin mübarekler heyetinden iki ehemmiyetli rükünler kurtulmuşlar tahmin ederim. Elhak, o daire, o heyet, altı yedi senede yirmi otuz sene kadar fâtihâne iş görmüşler. Parlak kalemlerinin yâdigârları gibi, onların hizmetlerine tevakkuf etmez; onların bedeline, onların defter-i a’mâllerine hasenat yazdırıyor. Hattâ Hizb-i Nurînin öyle bir kuvvetli fütuhatı var ve öyle ehemmiyetli yerlere girmiş ki, onu neşredenler mütemadiyen çalışıyorlar hükmündedir.

Ben, pek çok çalışmış ve çalışkan Hâfız Mustafa’yı da evvelki zât gibi dışarıda zannederdim. Yalnız bir defa “O da buradadır” işittim; belki başka Mustafa’dır diye teselli buluyordum.
• • •

Aziz kardeşlerim; Ben, bu sabah tesbihatta Hâfız Tevfik’e acıdım. Bu iki defadır zahmet çekiyor tahattur ettim. Birden hatıra geldi: Onu tebrik et. O, kendini faidesiz bir ihtiyatla Risale-i Nur’daki çok ehemmiyetli makamından ve büyük hissesinden bir derece çekmek isterdi. Fakat hizmetinin kudsiyeti ve azameti, onu yine o büyük hisseye ve pek büyük sevaba muvaffak eyledi. Az bir sıkıntı ve geçici bir küçük zahmetle böyle bir şeref-i mânevîden geri kalmamak gerektir.

Evet, kardeşlerim, madem herşey gidiyor; ve gittikten sonra eğer lezzet ve keyif ise, boşu boşuna gider, bir hasret kalır! Eğer sıkıntı ve zahmet ise hem dünyevî ve uhrevî, hem böyle bir kudsî hizmet noktasında öyle bir lezzetli faideler var ki, o zahmeti hiçe indirir. İçinizde biri müstesna, en ihtiyarı ve en ziyade başına sıkıntılar toplanan benim. Sizi temin ederim, tam bir sabır ve şükür ve tahammülle halimden memnunum. Musibete şükür ise, musibetteki sevap ve uhrevî ve dünyevî faideleri içindir.
• • •
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On İkinci Şuâ / Sonraki Risale: On Dördüncü Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

azamet : büyüklük, yücelik
aziz : çok değerli, izzetli
defter-i a’mâl : amellerin yazıldığı mânevî defter
ekser : pek çok
elhak : gerçekten
fâtihâne : fethedercesine
fütuhat : fetihler, zaferler
hasenat : sevaplar, iyilikler
heyet : meclis, kurul, yapı
hususî : özel
ihtiyat : önlem alma, tedbirli hareket etme
kudsî : mukaddes, kutsal
kudsiyet : mukaddes olma, kutsallık
musibet : belâ, dert, felâket
muvaffak eylemek : başarılı kılmak
müstesna : dışında
mütemadiyen : sürekli olarak
neşretmek : yaymak
rükün : temel unsur; bir topluluğu oluşturan önemli fertlerden her biri
sıddık : çok doğru ve bağlı
şeref-i mânevî : mânevî şeref, rütbe
tahattur etmek : hatırlamak, hatıra gelmek
tesbihat : Allah’ı her türlü kusurdan yüce tutarak şanına lâyık ifadelerle anma
tevakkuf etmek : durmak, engel olmak
uhrevî : âhirete ait
yadigâr : hediye, armağan
ziyade : çok
Yükleniyor...