Aziz kardeşlerim; Meyvenin meselelerinin tekmil edilmesine meydan vermeyen mânilerin zevâliyle inşaallah yine başlanacak ki, birisi soğuk, birisi masonların onun kuvvetinden dehşet almalarıdır. Ben, bu musibette kader-i İlâhî cihetini düşünüyorum. Zahmetim rahmete inkılâp eder.

Evet, Risale-i Kaderde beyan edildiği gibi, her hâdisede iki sebep var: Biri zâhirîdir ki, insanlar ona göre hükmederler, çok defa zulmederler. Biri de hakikattır ki, kader-i İlâhî ona göre hükmeder, o aynı hâdisede beşer zulmünün altında adalet eder. Meselâ, bir adam, yapmadığı bir sirkat ile zulmen hapse atılır. Fakat gizli bir cinayetine binaen, kader dahi hapsine hüküm verir, aynı zulm-ü beşer içinde adalet eder.

İşte bu meselemizde elmaslar şişelerden, sıddık fedakârlar mütereddit sebatsızlardan ve hâlis muhlisler, benlik ve menfaatini bırakmayanlardan ayrılmak için bu şiddetli imtihana girmemizin iki sebebi var:

Birisi: Ehl-i dünya ve siyasetin evhamlarına dokunan kuvvetli bir tesanüd ve ihlâsla fevkalâde hizmet-i diniyedir. Zulm-ü beşer buna baktı.

İkincisi: Herkes kendi başına bu kudsî hizmete tam ihlâs ve tam tesanütle tam liyakat göstermediğimizden, kader dahi buna baktı. Şimdi kader-i İlâhî, ayn-ı adalet içinde hakkımızda ayn-ı merhamettir ki, birbirine müştak kardeşleri bir meclise getirdi, zahmetleri ibadete ve zayiatları sadakaya çevirdi.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On İkinci Şuâ / Sonraki Risale: On Dördüncü Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

adalet : hak sahibine hakkını verme, haksızı terbiye etme ve cezalandırma
ayn-ı adalet : adaletin ta kendisi
ayn-ı merhamet : merhametin ta kendisi
aziz : çok değerli, izzetli
beşer : insanlık
beyan etmek : açıklamak, izah etmek
cihet : yön, taraf
ehl-i dünya ve siyaset : dünya ve siyasi hayata dalıp, âhireti düşünmeyenler
evham : kuruntular, asılsız şüpheler
evlâd : çocuklar
fevkalâde : olağanüstü, çok güzel
hakikat : asıl, gerçek, doğru
hâlis : içten, katıksız, samimi
hizmet-i imâniye : iman hizmeti
ihlâs : ibadet ve davranışlarda sadece Allah rızasını gözetme; samimiyet
imdi : şimdi
inkılâp etmek : dönüşmek
inşaallah : Allah izin verirse
istirahat : dinlenme, rahatlama
kader/kader-i İlâhî : Allah’ın meydana gelecek hâdiseleri olmadan önce takdir etmesi, plânlaması
kudsî : kutsal, mukaddes
liyakat : lâyık olma
mâni : engel
muhlis : samimi, ihlâslı; ibadet ve davranışlarda sadece Allah’ın rızasını gözeten
musibet : belâ, dert, felâket
muvakkat : geçici
müştak : arzulu, çok istekli
mütereddit : tereddütte kalmış, kararsız
nazar-ı dikkati celb etmek : dikkati üzerine toplamak, dikkat çekmek
rahmet : İlâhî şefkat, merhamet ve ihsan
risale : mektup, küçük çaplı kitap; Risale-i Nur Külliyatı’nda bulunan her bir bölüm
Risale-i Kader : Kader Risalesi; Risale-i Nur Külliyatı’ndan Yirmi Altıncı Söz isimli eser
sadaka : Allah rızası için ihtiyaç sahibi kişilere yapılan yardım
sebatsız : kalıcı olmayan, geçici
sıddık : çok doğru ve bağlı
sirkat : hırsızlık
tekmil : tamamlama
tesanüd : dayanışma
zahirî : görünürde
zayiat : kayıplar, zararlar
zevâl : yok olma, sona erme
zulmen : haksızlıkla, zulme uğrayarak
zulm-ü beşer : insanların zulmü
Yükleniyor...