Bir zaman Eskişehir hapsinde titiz kardeşlerime söylediğim bir hikâyeyi tekrar ediyorum: Eski Harb-i Umumîde Rusya’nın şimâlinde doksan zâbitimizle beraber bir uzun koğuşta esir olarak bulunuyorduk. O zâtların bana karşı haddimden çok ziyade teveccühleri bulunmasından, nasihatle gürültülere meydan vermezdim. Fakat birden asabiyet ve sıkıntıdan gelen bir titizlik, şiddetli münakaşalara sebebiyet vermeye başladı. Ben de üç dört adama dedim: “Siz nerede gürültü işitseniz, gidiniz, haksıza yardım ediniz.” Onlar dahi öyle yaptılar, zararlı münakaşalar kalktı. Benden sordular: “Neden bu haksız tedbiri yaptın?”

Dedim: “Haklı adam, insaflı olur. Bir dirhem hakkını, istirahat-i umumînin yüz dirhem menfaatine feda eder. Haksız ise ekseriyetle enâniyetli olur; feda etmez, gürültü çoğalır.”
• • •

Kardeşlerim; Siz, küçük mektuplar risalesinde medar-ı teselli ve sabır ve tahammül için yazılan parçaları dikkatle ve tekrarla okuyunuz. Ben, en zayıfınız ve bu sıkıntılı musibetten en ziyade hissedarım. Çok şükür tahammül ediyorum ve bütün suçu bana yükleyenlerden hiç gücenmedim ve vahdet-i mes’ele itibariyle yalnız kendini müdafaa ederek zımnen cemiyet ve suçu bize tahmil edenlerden dahi sıkılmadım. Madem kardeşiz, beni bu sabırda taklit etmenizi sizden rica ederim.
• • •

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 1

Aziz, sıddık kardeşlerim ve bu misafirhane-i dünyada arkadaşlarım; Ben, bu gece Eski Said‘in izzetli damarıyla, ellerimiz kelepçeli beraber mahkemeye süngülü neferatla sevkimizi düşündüm, şiddetli bir hiddet geldi. Birden kalbe ihtar edildi ki, hiddet değil, belki kemâl-i iftiharla, şükür ve sevinçle bu vaziyeti karşılamak lâzımdır. Çünkü zîşuur ve had ve hesaba gelmeyen melek ve ruhanîlerin ve insanlardan ehl-i hakikatin ve ashab-ı vicdanın ve iman-ı tahkikî sahiplerinin nazarlarında, hak ve hakikat ve Kur’ân ve iman yolunda bu asra meydan okuyan bir kahramanlar kàfilesi suretinde görünüyorlar.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On İkinci Şuâ / Sonraki Risale: On Dördüncü Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

ashab-ı vicdan : vicdan ve insaf sahipleri
aziz : çok değerli, izzetli
dirhem : eskiden kullanılan ve 3 gramlık ağırlığa karşılık gelen bir ölçü birimi
ehl-i hakikat : doğru ve hak yolda olan kimseler
ekseriyetle : çoğunlukla
enâniyetli : gururlu, kibirli
had : sınır
hakikat : asıl, temel gerçek
hissedar : pay sahibi
ihtar : hatırlatma, uyarı
iman-ı tahkîki : inandığı şeylerin aslını, esâsını bilerek inanma; sarsılmaz iman
istirahat-i umumî : genelin rahatı, umumun huzuru
izzet : şeref, değer, yücelik
kàfile : topluluk, grup
kemâl-i iftihar : tam bir iftihar
medar-ı teselli : teselli sebebi, kaynağı
menfaat : yarar
misafirhane-i dünya : dünya misafirhanesi
musibet : belâ, dert, felâket
müdafaa etmek : savunmak
nazar : bakış, dikkat
neferat : askerler, erler
risale : mektup, küçük çaplı kitap; Risale-i Nur Külliyatı’nda bulunan her bir bölüm
ruhanî : maddî yapısı olmayan ruh âlemine ait varlık
sebebiyet : sebep olma
sıddık : çok doğru ve bağlı
suret : biçim, şekil
tahammül : katlanma
tahmil etmek : yükleme
vahdet-i mes’ele : konu birliği
zımnen cemiyet : gizli cemiyet, dernek
zîşuur : akıl ve şuur sahibi
ziyade : çok
Yükleniyor...