Çünkü Risale-i Nur ve şakirtlerine dört defa şiddetli taarruzların aynı zamanında dört defa dehşetli zelzelenin hücumu tam tamına tevafukları tesadüfî olmadığı gibi, Risale-i Nur’un iki merkez-i intişarı olan Isparta ve Kastamonu’nun sair yerlere nisbeten âfâttan mahfuz kalmaları ve Sûre-i Ve’l-Asr işaretiyle, âhirzamanın en büyük bir hasâret-i insaniyesi olan bu İkinci Harb-i Umumîden, çare-i necat ise iman ve amel-i salih olmasından, Risale-i Nur’un Anadolu’nun her tarafında iman-ı tahkikîyi neşri zamanına Anadolu’nun fevkalâde olarak bu hasâret-i azîme-i harbiyeden kurtulması tam tamına tevafuku dahi tesadüfî olamaz. Hem Risale-i Nur’un hizmetine zarar veren veya hizmette kusur edenlere aynı zamanında gelen şefkat veya hiddet tokatlarının yüzer vukuatları tam tamına tevafukları tesadüfî olmadığı gibi, Risale-i Nur’a hüsn-ü hizmet edenlerin hemen hemen bilâistisna maişetinde vüs’at ve bereket kalbinde meserret ve rahat görmelerinin binler hâdiseleri dahi tesadüfî olamaz.
• • •

Aziz, sıddık kardeşlerim; 1 عَسٰى أَنْ تَكْرَهُوا شَيْئًا وَهُوَ خَيْرٌ لَكُمْ ve
2 اَلْخَيْرُ فِيمَا اخْتَارَهُ اللّٰهُ sırrıyla, Risale-i Nur’un en mahrem parçaları, en nâmahremlerin ellerine geçmek ve en mütekebbirlerin başlarına vurmak ve en baştakilerin yanlışlarını göstermek için “sırran tenevveret” perdesinden çıktı. Şimdiye kadar mesele küçültülmek isteniyordu. Fakat nasılsa bildiler ki, mes’ele pek büyüktür ve ehemmiyetle celb-i dikkat ise Risale-i Nur’un parlak fütuhatına ve düşmanlarına da hayretle kendini okutmasına yol açar. Hattâ Eskişehir mahkemesindeki çok müteredditleri ve mütehayyirleri ve muhtaçları tenvir edip kurtardı, o zahmetimizi rahmete çevirdi. İnşaallah, bu defa daha geniş bir sahada daha çok mahkemeler ve merkezlerde o kudsî hizmeti görecek. Evet, Risale-i Nur’un tarz-ı beyanını gören, lâkayt kalamaz. Başka eserler gibi yalnız aklı ve kalbi değil, belki nefsi de ve hissiyatı da musahhar eder.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : “Olabilir ki siz bir şeyden hoşlanmazsınız; halbuki o sizin için bir hayırdır.” Bakara Sûresi, 2:216.
2 : “Hayır, Allah’ın seçtiği şeydir.”
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On İkinci Şuâ / Sonraki Risale: On Dördüncü Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âfât : âfetler, musibetler
âhirzaman : dünya hayatının kıyamete yakın son devresi
amel-i salih : dince makbul olan iyi, güzel ve faydalı iş
aziz : çok değerli, izzetli
bilâistisna : istisnasız
celb-i dikkat : dikkat çekme
çare-i necat : kurtuluş çaresi
fevkalâde : olağanüstü
fütuhat : fetihler, zaferler
hasâret-i azîme-i harbiye : savaşın büyük zararı
hasâret-i insaniye : insanlığın zararı
hissiyat : duygular, hisler
hüsn-ü hizmet : güzel hizmet
iman-ı tahkîki : inandığı şeylerin aslını, esâsını bilerek inanma; sarsılmaz iman
kudsî : mukaddes, yüce
lâkayt : duyarsız, ilgisiz
mahfuz kalma : muhafaza edilme, korunma
mahrem : gizli olan, herkese söylenmeyen, gizli sır
maişet : geçim
merkez-i intişar : yayılma merkezi
meserret : sevinç, sürûr
musahhar etmek : boyun eğdirmek, hizmetine vermek
mütehayyir : hayrete düşen, şaşkın
mütekebbir : kendini büyük gören, büyüklenen
mütereddit : tereddütte kalmış
nâmahrem : mahrem olmayan, herkesçe bilinmesinde bir mahsur olmayan
nefis : insanı daima kötülüğe, hazırdaki zevk ve isteklere sevk eden kuvvet
neşr : yayma
nisbeten : kıyasla, oranla
rahmet : İlâhî şefkat, merhamet ve ihsan
sair : diğer, başka
sıddık : çok doğru ve bağlı
sırran tenevveret : gizli ve sır perdesi altında parlama, hizmeti yaygınlaştırma
Sûre-i Ve’l-Asr : Kur’ân-ı Kerimin 103. Sûresi
tarz-ı beyan : ifade tarzı, açıklama şekli
tenvir etmek : aydınlatmak
tevafuk : uygunluk, denk gelme
vukuat : meydana gelen olaylar
vüs’at : genişlik
Yükleniyor...