Aziz, sıddık ve sadık kardeşlerim; Ben, birkaç gündür bir duamı değiştirdim.

Şimdiye kadar bazen yüz defa tekrarla 1 وَاغْفِرْ لَنَا veya 2 وَفِّقْ gibi dualarda 3 طَلَبَةَ رَسَاۤئِلِ النُّورِ الصَّادِقِينَ cümlesinden 4 اَلصَّادِقِينَ kelimesini kaldırdım; tâ ki ruhsatla amele kendini mecbur bilen ve sıkıntının verdiği evham ve me’yusiyet cihetiyle zâhirî inkâr ve çekinmekle azimet ve sadakate muhalif hareket eden kardeşlerimiz o dualardan mahrum kalmasınlar.
• • •

بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 5

Aziz kardeşim Hâfız Ali; Hastalığına merak etme. Cenâb-ı Hak şifa versin. Âmin. Hapiste herbir saat ibadet on iki saat ibadet yerinde bulunmasından, çok kârlısın. İlâç istersen, bir kısım dermanlar bende var, sana göndereyim. Zaten ortalıkta bir hafif hastalık var. Ben mahkemeye gittiğim gün, herhalde hasta oluyorum. Belki sen bana yardım etmek için, eski zamanda birbirinin bedeline hasta olması ve ölmesi gibi harika fedakârlık gösteren zâtlar gibi, benim bir parça rahatsızlığımı aldın.
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Bizi bağışla.
2 : Muvaffak et.
3 : Sâdık Risale-i Nur talebeleri.
4 : Sâdıklar.
5 : Her türlü kusur ve noksandan yüce olan Allah’ın adıyla.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On İkinci Şuâ / Sonraki Risale: On Dördüncü Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

âmin : “Allahım kabul eyle”
azimet : dinî bir meselede, kanun koyucu tarafından kulların özürleri göz önünde bulundurulmaksızın birinci derece farz kılınan fiil; namaz ve orucun farz kılınması gibi
aziz : çok değerli, izzetli
Cenâb-ı Hak : Hakkın ta kendisi olan, sonsuz şeref ve yücelik sahibi Allah
cihetiyle : yönüyle
ehl-i iman : Allah’a inananlar, mü’minler
evham : kuruntular, şüpheler
gayet : son derece
hakikat : asıl, gerçek, doğru
mağlûp : yenilme
me’yusiyet : ümitsizlik
meşveret : fikir alışverişi yapma
muhalif : aykırı, zıt
mütehayyir : hayrete düşen, şaşkın
mütereddit : tereddütte kalmış
nazar : bakış, dikkat
ruhsat : izin; asıl hükmü yerine getirmeyi zorlaştıran veya imkânsız hâle getiren bir sebep dolayısıyla ikinci derece olan hüküm; hastalık veya yolculukta oruç tutmamaya izin verilmesi gibi
sadakat : bağlılık, sebat
sadık : bağlı, sadakat gösteren
sıddık : çok doğru ve bağlı
zâhirî : görünüşte
Yükleniyor...