Güzel ve tam yerinde bir tâziyename

Aziz, sıddık kardeşlerim; 1 (لِكُلِّ مُصِيبَةٍ :(إِنَّا ِللّٰهِ وَإِنَّا إِلَيْهِ رَاجِعُونَ Ben hem kendimi, hem sizi, hem Risale i Nur’u tâziye ve merhum Hâfız Ali’yi ve Denizli Mezaristanını tebrik ediyorum. Meyve Risalesinin hakikatini ilmelyakîn ile bilen bu kahraman kardeşimiz, aynelyakîn ve hakkalyakîn makamına çıkmak için, kabre cesedini bırakıp melekler gibi yıldızlarda âlem-i ervahta seyahate gitti ve tam vazifesini yapıp terhisle istirahate çekildi. Cenâb-ı Erhamürrâhimîn, Risale-i Nur’un bütün yazılan ve okunan harfleri adedince defter-i a’mâline hasenat yazdırsın. Âmin. Ve onların sayısınca onun ruhuna rahmetler yağdırsın. Âmin. Ve kabrinde Kur’ân’ı, Risale-i Nur’u ona şirin ve enis arkadaş eylesin. Âmin. Ve Nur fabrikasına onun yerine on kahramanı ihsan edip çalıştırsın. Âmin, âmin, âmin.

Siz dahi benim gibi dualarınızda onu yâd ediniz. Bin lisan onun lisanı yerine istimal edip, o kaybettiği bir hayat ve bir dil yerinde mânevî bin hayat kazandı diye rahmet-i İlâhîden ümitvarız.
• • •

Aziz, sıddık kardeşlerim; Cenâb-ı Erhamürrâhimîne hadsiz şükür olsun ki; bu acip zamanda ve garip yerde, talebe-i ulûmun kıymetli şerefini ve ehemmiyetli hizmetlerini kazanmayı sizler vasıtasıyla bizlere de müyesser eyledi. Ehl-i keşf-i kuburun müşahedesiyle, müteaddit vâkıatla, tahsil-i ulûm ânında vefat eden bazı müştak ve ciddî bir talebe-i ulûm, şehidler gibi kendini hayatta ve kendi dersiyle meşgul görüyor.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Her türlü musîbet karşısında söylediğimiz söz şudur: “Biz Allah’ın kullarıyız; sonunda yine Ona döneceğiz.” Bakara Sûresi, 2:156,
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On İkinci Şuâ / Sonraki Risale: On Dördüncü Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

acip : hayret verici, şaşırtıcı
âlem-i ervah : ruhânî varlıkların bulunduğu âlem
âmin : “Allahım kabul eyle”
aynelyakîn : gözlem ve müşahedeye dayanarak kuşkuya yer bırakmayacak derecede kesin bilgi sahibi olma
aziz : çok değerli, izzetli
Cenâb-ı Erhamürrâhimîn : merhametlilerin en merhametlisi olan şeref ve azamet sahibi yüce Allah
defter-i a’mâl : iyi ve kötü işlerin kaydedildiği mânevî defter
ehl-i keşfü’l-kubur : mânen kabirdeki ölülerin hallerini anlayanlar
enis : dost, arkadaş
hadsiz : sayısız, sınırsız
hakikat : asıl, gerçek, doğru
hakkalyakîn : bizzat yaşamak suretiyle, kuşkuya yer bırakmayacak derecede kesin bilgi sahibi olma
hasenat : sevaplar, iyilikler
ihsan : ikram etme, bağışlama
ilmelyakîn : ilmî ve sağlam delillere dayanarak, kuşkuya yer bırakmayacak şekilde kesin bilme
istimal : kullanma
istirahat : dinlenme, rahatlama
lisan : dil
merhum : rahmete kavuşmuş, vefat etmiş
mezaristan : mezarlık
müşahede : görme, gözlem
müştak : arzulu, çok istekli
müteaddit : bir çok, çeşitli
müyesser eylemek : nasip etmek, kolaylaştırmak
rahmet/rahmet-i İlâhî : Allah’ın rahmeti, şefkat ve merhameti
sıddık : çok doğru ve bağlı
tahsil-i ulûm : ilimlerin tahsil edilmesi, öğrenilmesi
talebe-i ulûm : ilim talebeleri
tâziye : baş sağlığı dileme
tâziyename : başsağlığı dileyen yazı veya mektup
terhis : göreve son verme, serbest bırakma
ümitvar : ümitli
vakıât : olaylar
yad : anma
Yükleniyor...