Lâtif bir tevâfuktur ki, biz bu hapse kendimiz hakkında bir medrese-i Yusufiye ve Meyve Risalesi onun meyvesidir dediğimiz gibi, bu iki Yusuf dahi perde altında “Biz dahi o medrese-i Yusufiyedeki derse hissedarız” lisan-ı halleriyle ifade etmeleridir. Hem cezbeye lâtif bir delilleridir ki, Otuz Üçüncü Söz ve otuz üç pencereli Otuz Üçüncü Mektup gibi tabirleri, hem kendi kedisinin “Yâ Rahîm, yâ Rahîmtesbihini işitmesi, hem kendini bir mezar taşı görmesi, cezbe ve halüsinasyon ihtimaline delil göstermeleridir.
Said Nursî
• • •
بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 1
Aziz, sıddık kardeşlerim; Madem biz, çok emârelerle inayet altındayız. Ve madem gayet çok ve insafsız düşmanlara karşı Risale-i Nur mağlûp olmadı, Maarif Vekilini ve Halk Fırkasını bir derece susturdu. Ve madem bu kadar geniş bir sahada ve meselemizi pek ziyade i’zam ile hükûmeti telâşa düşürenler, herhalde iftiralarını ve yalanlarını bir derece setretmeye bahanelerle çalışacaklar. Elbette bize lâzım: Kemâl-i teslimiyetle sabır ve temkinde bulunmak ve bilhassa inkisar-ı hayale düşmemek ve bazen ümidin hilâf-ı zuhuruyla meyus olmamak ve muvakkat fırtınalarla sarsılmamak.

Evet, gerçi inkisar-ı hayal, ehl-i dünyada kuvve-i mâneviyelerini ve şevklerini kırar; fakat meşakkat ve mücahede ve sıkıntıların altında inayet ve rahmetin iltifatlarını gören Risale-i Nur şakirtlerine inkisar-ı hayal, gayretlerini ve ileri atılmasını ve ciddiyetlerini takviye etmek lâzım geliyor.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: On İkinci Şuâ / Sonraki Risale: On Dördüncü Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

aziz : çok değerli, izzetli
bilhassa : özellikle
cezbe : Allah sevgisiyle kendinden geçer bir hale gelme
ehl-i dünya : dünyaya dalıp, âhireti düşünmeyenler
emâre : belirti, işaret
feylesof : filozof; felsefe ile uğraşan, felsefeci
Halk Fırkası : Halk Partisi
halüsinasyon : gerçekte olmayan bir şeyi varmış gibi görme, olmayan bir şeyi varmış zannetme ve işitme, hayal etme
hey’et : heyet, kurul, meclis
hilâf-ı zuhur : aksi durumun ortaya çıkması
hissedar : pay sahibi
i’zam : büyütmek, abartmak
inayet : yardım, ihsan, lütuf
inkisar-ı hayal : hayal kırıklığı
ittifak : birleşme, birlik
kemâl-i teslimiyet : tam bir teslimiyet
kuvve-i mâneviye : mânevî kuvvet, moral gücü
lâtif : ince, hoş, güzel
lisan-ı hâl : hal dili
Maarif Vekili : Eğitim Bakanı
medrese-i Yusufiye : Hz. Yusuf’un (a.s.) hapiste kalmasına benzetilerek, iman ve Kur’ân hizmetinden dolayı tutuklananların hapsedildiği yer mânâsında hapishane
meşakkat : güçlük
meyus : ümitsiz
Meyve Risalesi : On Birinci Şuâ
muvakkat : geçici
mücahede : cihad etme, din uğrunda çaba harcama
nam : ad
rahmet : İlâhî şefkat, merhamet ve ihsan
risale : mektup, küçük çaplı kitap; Risale-i Nur Külliyatı’nda bulunan her bir bölüm
setretmek : örtmek, gizlemek
sıddık : çok doğru ve bağlı
tabir : ifade, açıklama, yorum
temkin : ihtiyatlı hareket etme
tesbih : Allah’ı her türlü kusurdan yüce tutarak şanına lâyık ifadelerle anma
tevafuk : uygunluk, denk gelme
yâ Rahîm : ey rahmeti herşeyi kuşatan, sonsuz şefkat ve merhamet sahibi Allah
ziyade : çok
Yükleniyor...