İşte bu hakikat ve kaideye binaen, bu kâinat, bütün mevcudâtıyla beraber, kaderin kalemiyle yazılmış, kudretin çekiciyle yapılmış mânidar hadsiz kitaplar, mektuplar, nihayetsiz binalar ve saraylar hükmünde, herbiri binler vech ile ve beraber hadsiz vücûh ile Rabbânî ve Rahmânî nihayetsiz fiilleri ve o fiillerin menşeleri olan bin bir esmâ-i İlâhiyenin hadsiz cilveleriyle ve o güzel isimlerin menbaı olan yedi sıfât-ı Sübhâniyenin nihayetsiz tecellîleriyle, o yedi muhit ve kudsî sıfatların madeni ve mevsufu olan ezelî ve ebedî bir Zât-ı Zülcelâlin vücub-u vücuduna ve vahdetine hadsiz işaretler ve nihayetsiz şehadetler ettikleri gibi; bütün o mevcudatta bulunan bütün hüsünler, cemâller, kıymetler, kemâller dahi, ef’âl-i Rabbâniyenin ve esmâ-i İlâhiyenin ve sıfât-ı Samedâniyenin ve şuûnât-ı Sübhâniyenin, kendilerine lâyık ve muvafık kudsî cemâllerine ve kemâllerine ve hepsi birden Zât-ı Akdesin kudsî cemâline ve kemâline bedahetle şehadet ederler.

İşte, faaliyet hakikati içinde tezahür eden rububiyet hakikati, ilim ve hikmetle halk ve icad ve sun’ ve ibdâ, nizam ve mizan ile takdir ve tasvir ve tedbir ve tedvir, kast ve irade ile tahvil ve tebdil ve tenzil ve tekmil, şefkat ve rahmetle it’âm ve in’âm ve ikram ve ihsan gibi şuûnâtıyla ve tasarrufatıyla kendini gösterir ve tanıttırır. Ve tezahür-ü rububiyet hakikatı içinde bedahetle hissedilen ve bulunan ulûhiyetin tebarüz hakikatı dahi, Esmâ-i Hüsnânın rahîmâne ve kerîmâne cilveleriyle ve yedi sıfât-ı sübûtiye olan “hayat, ilim, kudret, irade, sem’, basar ve kelâm” sıfatlarının celâlli ve cemâlli tecellileriyle kendini tanıttırır, bildirir.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Altıncı Şuâ / Sonraki Risale: Dokuzuncu Şuâ
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

basar : görme
bedahet : ap açıklık
celâl : büyüklük, heybet, haşmet
cemâl : güzellik
cilve : görüntü, yansıma
ebedî : sonu olmayan, sonsuz
ef’âl-i Rabbâniye : terbiye edici olan Allah’a ait fiiller, işler
Esmâ-i Hüsnâ : Allah’ın en güzel isimleri
esmâ-i İlâhiye : Allah’ın isimleri
ezelî : başlangıcı olmayan, sonsuz
hadsiz : sayısız, sınırsız
halk etmek : yaratmak
hikmet : fayda, gaye; herşeyin belirli gayelere yönelik olarak, mânâlı, faydalı ve tam yerli yerinde yaratılması
hüsün : güzellik
ibdâ : benzersiz güzellikte yaratma
icad : var etme, yaratma
ihsan : lütuf, bağış, ikram
ikram : bağış, ihsan
in’am : nimetlendirme
irade : dileme, tercih
it’am : yedirme, doyurma
kast : isteyerek, belli bir amacı kastederek
kelâm : konuşma
kemâl : kusursuzluk, mükemmellik
kerîmâne : lütufkâr ve cömert bir şekilde
kudret : güç ve iktidar
kudsî : her türlü kusur ve noksandan uzak, mukaddes
menba : kaynak
menşe : kaynak, asıl, kök
mevcudat : varlıklar
mevsuf : sıfat sahibi, sıfatlandırılan
mizan : ölçü, denge
muhit : kuşatıcı, kapsayıcı
muvafık : lâyık, uygun
nihayetsiz : sonsuz
nizam : düzen
rahîmâne : merhametli bir şekilde
rahmet : İlâhî şefkat, merhamet
rububiyet : Rablık; herbir varlığa yaratılış gayelerine ulaşmaları için muhtaç olduğu şeyleri vermesi, onları terbiye edip idaresi ve egemenliği altında bulundurması
sem’ : işitme
sıfât-ı Samedâniye : her şey Kendisine muhtaç iken Kendisi hiçbir şeye muhtaç olmayan Allah’ın sıfatları
sıfât-ı Sübhâniye : her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın sıfatları
sun’ : san’at
şefkat : acıma, merhamet
şehadet etmek : şahitlik, tanıklık etmek
şuûnât : haller, işler, faaliyetler
şuûnât-ı Sübhâniye : her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın yüce sıfatlarının mahiyetlerinde bulunan ve onları tecelliye sevkeden Zâtına ait kutsal özellikler
tahvil : dönüştürme
takdir : Allah’ın ezelî ilmiyle belirlemesi
tasarrufat : dilediği gibi kullanma ve idare etme
tasvir : suret ve şekil verme
tebarüz : açıkça ortaya çıkma, görünme
tebdil : değiştirme
tecellî : belirme, görünme
tedbir : ihtiyacını karşılama
tedvir : çekip çevirme, idare etme
tekmil : mükemmelleştirme, tamamlama
tenzil : indirme
tezahür etmek : ortaya çıkmak, görünmek
tezahür-ü Rububiyet : Allah’ın bütün varlık âlemini kuşatan egemenliği, idare ve terbiyesinin görünmesi
ulûhiyet : Cenâb-ı Allah’ın ilâhlığı
vahdet : birlik
vücub-u vücud : Allah’ın varlığının zorunlu oluşu, var olmak için bir sebebe muhtaç olmaması
Zât-ı Akdes : her türlü kusur ve eksiklikten uzak olan Zât, Allah
Zât-ı Zülcelâl : sonsuz haşmet sahibi olan Zât, Allah
Yükleniyor...