بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 1

Aziz, sıddık kardeşlerim ve hizmet-i Kur’âniye ve imaniyede fedakâr ve metin arkadaşlarım; Birkaç gündür sizinle kalemle konuşmadığımdan sıkılmayınız. Şimdi iki noktayı beyan etmek kalbe geldi.

Birincisi: 2 اَلْخَيْرُ فِيمَا اخْتاَرَهُ اللهُ sırrıyla, teslim ve tevekkülden sonra tesellî hissettim. Şöyle ki:

Bizi, hususan Çalışkanları tahliye etmeyip ve tefrik etmeyerek tehir etmelerinde, inşaallah maddî bir zarara mukabil, mânevî yüz menfaat ve kazanç olacak. Meselâ, Ankara’nın altı makamatına gönderilen ilmî ve imanî ve pek kuvvetli müdafaat, şimdi yirmi gündür onların nazarlarındadır. Hem onun kıymettar hakikatleri, hem alâkadarların merakla nazar-ı dikkatlerini celb eden meselemizin safahatı, o makamatı elbette lâkayd bırakmazlar. Herhalde, eğer o hakikatlere mağlûp olmasaydılar, şimdiye kadar bize tecavüz ve şiddetli iş’ar ve emirler olacaktı. Eğer olsaydı, hakkımızda habbeyi kubbe yapanlardan tereşşuhatı hissedilecekti. Demek hakikat galebe etmiş, olsa olsa tedafüî bir vaziyetle bize hafif bir ilişmek olur. Ben kendi hesabıma, o netice için, şimdiye kadar maddî zarar ve sıkıntılarımın yüz derece fevkinde mânevî kazancım var. Sizden herbir kardeşimizi, benden ziyade hissedar biliyorum. Demek, tahliyemizin tehiri hayırlıdır. Hem, Çalışkanlardan üç kardeş, pek çok Nur şakirtlerini buraya gelmekten kurtardıkları gibi, haklarında edilen iftiralar vasıtasıyla dahi, Risale-i Nur’un bir cihette, şimdiki mahkemenin nazarından kurtulmasına bir vesile oldular. Bu iki kıymettar kazanç onların hususî tahliyeleriyle bozulacaktı. Hem, onların Nurlara pek ciddî alâkaları halkın nazarında sönecekti.

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
2 : Allah’ın kullarını sevk ettiği ve onlar için seçtiği her şeyde hayır vardır.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Emirdağ Hayatı / Sonraki Risale: Isparta Hayatı
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

alâka : ilgi, bağlantı
alâkadar : alâkalı, ilgili
âlem-i İslâm : İslâm dünyası
aziz : çok değerli, izzetli
beyan : açıklama
celb : çekme
cihet : yön, taraf
fevkinde : üstünde
galebe etme : üstün gelme
habbeyi kubbe yapma : küçük bir şeyi abartarak büyütme
hakikat : asıl, gerçek, doğru
hissedar : pay sahibi
hizmet-i Kur’âniye ve imaniye : iman ve Kur'ân hizmeti
hususî : özel
inşaallah : Allah izin verirse
iş’ar : hissettirme, bildirme, gösterme
kıymettar : kıymetli, değerli
lâkayd : kayıtsız, duyarsız, ilgisiz
mağlûp olma : yenilme
makamat : makamlar
menfaat : çıkar, yarar
metin : sağlam, kuvvetli
mukabil : karşılık
müdafaat : savunmalar
münafık : iki yüzlü, inanmadığı halde inanmış görünen
nazar : bakış, görüş
nazar-ı dikkat : dikkat içeren bakış
safahat : safhalar, aşamalar
sıddık : çok doğru, sadakatli ve gönülden bağlı
şakirt : talebe, öğrenci
tahliye : serbest bırakma
tecavüz : haddi aşma, ileri gitme; saldırma, sataşma
tedafüî : savunma ve korunma ile ilgili
tefrik : ayırma, ayırt etme
tehir : erteleme, sonraya bırakma
tereşşuhat : sızıntılar
tevekkül : Allah’a güvenme ve sonucu Ona havâle etme
vazife-i Kur’âniye ve imaniye : Kur’ân ve iman ile ilgili görev
ziyade : çok, fazla
Yükleniyor...