بِاسْمِهِ سُبْحَانَهُ 1

Aziz, sıddık kardeşlerim; Mücmel bir mânevî ihtar ile bir meseleyi kalbe geldiği gibi beyan edeceğim. Altı makamata giden ve galebe eden müdafaatın cevabı gelmiş ve bize tecavüze çare bulamamışlar. Yalnız bir makamın, gizli bir iş’ar ile, benim fedakâr kardeşlerimi benden soğutmak ve şiddetli alâkalarını gevşetmek planı var. Zaten çoktan beri, beni ihanetlerle ve iftiralarla ve tecritlerle, bu kudsî ve uhrevî ve imanî alâkayı bozmaya çalıştılar, muvaffak olamadılar. Şimdi Nurcuları ürkütmek, zayıf bir damar bulup nazarlarını başka tarafa çevirmeye bazı bahaneleri buluyorlar. İnşaallah, demir gibi metin Nurcuların kahramanane sebatları ve tahammülleri ve mücahid-i ekber olan Nurun hakikatleri, onun elinde birer elmas kılıç bulunan şakirtlerin şahs-ı mânevîsinin pek harika fedakârlığı, onların bu plânını da akîm bırakacak. Evet, Cennet ucuz olmadığı gibi, Cehennem dahi lüzumsuz değil. Sizlere tekrarla beyan edilmiş: Eski zamanın kahraman mücahidlerine nispeten en az zahmet, ağır şerait ve bu zamanın şiddet-i ihtiyaç cihetiyle çok sevap kazanan, inşaallah halis Nurculardır. Ve boş boşuna, bâd-ı hevâ, belki günahlı, zararlı giden birkaç sene ömrünü, böyle kudsî bir hizmet-i imaniye ve Kur’âniyeye sarf eden ve onunla ebedî bir ömrü kazanan, Nur talebeleridir. Ben, kendi hisseme düşen bütün bu hücumlarına karşı, pek çok zaafiyetimle beraber tahammüle karar verdim. İnşaallah, kuvvetli, fedakâr, genç, kahraman kardeşlerim benden geri kalmaz ve kaçmazlar ve kaçanları da geri çevirmeye, şimdiye kadar çalıştıkları gibi çalışacaklar.
Said Nursî
• • •

Dipnotlar - Arapça İbareler - Haşiyeler:

1 : Her türlü kusur ve noksandan uzak olan Allah’ın adıyla.
« Önceki Sayfa  | | Sonraki Sayfa »
Önceki Risale: Emirdağ Hayatı / Sonraki Risale: Isparta Hayatı
Ekranı Genişlet
Lügat Listesi

Lügatler :

akîm bırakma : neticesiz bırakma, başarısız kılma
alâka : ilgi, bağ
aziz : çok değerli, izzetli
bâd-ı hevâ : boşu boşuna, faydasız
beyan : açıklama
cihet : yön, taraf
ebedî : sonu olmayan, sonsuz
galebe etme : üstün gelme
hakikat : asıl, gerçek, doğru
halis : saf, temiz
hizmet-i imaniye ve Kur’âniye : iman ve Kur’ân ile ilgili hizmet
iftira : yalan yere birisini suçlama, suç atma
ihanet : hakaret, aşağılama
ihtar : ikaz, uyarı
inşaallah : Allah’ın izniyle
iş’ar : hissettirme, işaret etme
kudsî : kutsal, yüce
makamat : makamlar; resmî makamlar, yerler
metin : sağlam, kuvvetli
muvaffak olma : başarma
mücahid-i ekber : en büyük mücahit, en büyük mücadeleci
mücahit : cihat eden, din uğrunda çaba harcayan
mücmel : kısa, özet hâlinde
müdafaat : savunmalar
nazar : dikkat, bakış
nispeten : göre, kıyaslayarak, oranla
sarf etme : harcama
sebat : kararlılık, sabit olma
sıddık : çok doğru, sadakatli ve gönülden bağlı
şahs-ı mânevi : mânevî şahıs, belli bir ideal ve gaye etrafında bir araya gelen topluluğun oluşturduğu mânevî şahsiyet
şakirt : talebe, öğrenci
şerait : şartlar
şiddet-i ihtiyaç : ihtiyacın şiddeti; büyük ihtiyaç olması
tahammül : dayanma, katlanma
talebe : öğrenci
tecavüz : haddi aşma, saldırma, sataşma
tecrit : soyutlama, ayırıp yalnız bırakma
uhrevî : âhirete ait
zaafiyet : zayıflık, güçsüzlük
Yükleniyor...